İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Âşık Sümmanî (Edebî Kişiliği, Hayatı)

Âşık Sümmanî, Türk halk edebiyatındaki en önemli badeli âşıklardan biridir. Ozan, 1860’ta Erzurum ilinin Narman ilçesinde doğmuştur. Gezgin bir şair olan Sümmanî, Gürcistan, İran, Kırım ve Afganistan gibi birçok farklı coğrafyayı gezmiş buralardaki ozanlarla âşık karşılaşmalarında bulunmuştur.

Sümmanî’nin yaşadığı dönemde Doğu Anadolu Bölgesi, Türk halk şiirinin en canlı ve verimli ürünlerinin verildiği yöre olarak dikkat çekmiştir. Sümmanî, 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşayan Âşık Şenlik ve Zülalî gibi büyük ustaların çağdaşıdır.

Sümmanî’nin edebî kişiliği açısından şunlar söylenebilir:

  • Sümmanî, Türk edebiyatındaki en önemli badeli âşıklardan biridir. 19. yüzyılda Erzurum’da doğmuştur.
  • Sümmanî’nin bade rüyasında gördüğü ve âşık olduğu Gülperi adlı güzel, Türk edebiyatındaki hayali sevgili motifinin en güzel örneklerinden biridir.
  • Sümmanî’nin badeli rüyasında gördüğü ve âşık olduğu Gülperi adlı güzel, Türk edebiyatındaki hayali sevgili motifinin en güzel örneklerinden biridir.
  • Ozanın “Sümmani ve Gülperi” adlı halk hikayesi Türk edebiyatında müstesna bir yere sahiptir. Bu hikaye şairin kendi yaşamından yararlanarak eser oluşturması bağlamında Türk halk hikayeciliği geleneğinde önemli bir yere sahiptir.
  • Sümmanî’nin Osmanlı coğrafyasının dışındaki ülkelere de geziler düzenlemesi onun entelektüel birikimini olumlu yönde etkilemiş, buralarda edindiği izlenimleri şiirlerine ve anlattığı halk hikayelerine yansıtmıştır.
  • Sümmanî divan edebiyatı düşünüş ve zevklerinden yararlanmayı bilmiştir. Fuzûlî vb. divan edebiyatı sanatçılarından etkilenmiştir.
  • Sümmanî söz sanatlarını kullanma bakımından kabiliyetli bir şairdir.
  • Özellikle 11’li hece ölçüsüyle yazdığı eserleri halk tarafından çok beğenilip benimsenmiştir. Bunun yanında aruz ölçüsüyle şiirler yazmıştır.
  • Sümmanî bir kalem şairi değildir. Şiirlerine sazıyla eşlik etmiştir.
  • Aşk, sevgi, tasavvuf, cömertlik ve kader ozanın en belirgin temalarıdır.
  • Sümmanî’nin en bilinen eseri “Yazılar” redifli şiiridir.

Sümmani’nin işlediği konular

Sümmanî’nin şiirlerinde ele aldığı başlıca konular aşk, sevgi, tasavvuf, cömertlik ve kaderdir.

Sümmanî’nin şiirlerinde yer alan temel özne ise Gülperi adını verdi hayalî sevgilisidir. Ozan henüz 11 yaşındayken çobanlık yaptığı sırada uyuyakaldığını bu esnada pirler tarafından kendisine bade içirildiğini belirtmektedir. Rivayete göre Sümmanî 11 yaşında bade içtikten sonra çobanlığı bırakmış ve saz karşılaşmalarına katılmaya başlamıştır. O günden sonra, bade içme sırasında rüyada gördüğü ve kendisine Bedahşan kentinde Şah Abbas’ın kızı olduğunu söylenen Gülperi adındaki kıza sevdalanmıştır. Yaşamı boyunca diyar diyar gezerek Gülperi adındaki bu kızı aramıştır. Ancak klasik edebiyattaki maşuk mazmununa uygun olarak hiçbir zaman bu güzele ulaşamamıştır. Sümmanî, Gürcistan, İran, Kırım ve Afganistan gibi uzak memleketlere yaptığı seyahatleri Gülperi’yi bulmak uğruna yaptığını şiirlerinde aktarmıştır.

Gülperi, Sümmanî’nin şiirlerinde önemli bir yer tutar.

Sümmanî, Gülperi’ye duyduğu aşkı yalnızca şiirleriyle dile getirmemiştir. Memleket memleket gezerken uğradığı âşık kahvehanelerinde Gülperi ile olan aşkının hikayesini buralarda insanlarla paylaşmıştır. Böylece Türk edebiyatının en önemli halk hikayelerinden biri olan “Sümmani ve Gülperi” adlı hikaye ortaya çıkmıştır.

Sümmanî’nin çok gezen ve birçok farklı âşıkla karşılaşan bir kişilikte olması onun şiirlerindeki hayal ve düşünce dünyasını zenginleştirilmiştir. Bu sayede Sümmanî yaşadığı döneme göre entelektüel birikimi yüksek bir şair profili çizmektedir. Ayrıca şairin tasavvuf konusunda da bilgili bir kişi olduğu gözlerden kaçmamaktır. Sümmanî’nin bu nitelikleri yazdığı şiirlerdeki felsefi derinliği ortaya çıkarmış, şiirlerini salt ahenkli manzum parçalar olmaktan kurtarmıştır.

Sümmanî, söz sanatlarını kullanma konusunda maharetli bir sanatçıdır.

Özellikle “Yazdılar” redifli şiirindeki içkin anlamlar ve başarılı söz sanatları şairin edebî kişiliği hakkında önemli ipuçları sunmaktadır.

Sümmanî, divan şiiri geleneğinden etkilenmiştir.

Sümmanî’nin entelektüel birikimiyle bağlantılı olarak düşünsel bağlamda divan şiiri geleneğinden etkilendiği görülmektedir. Ozan şiirlerinde bolca divan şiiri mazmunlarından ve divan şiirinin düşünsel altyapısından yararlanmıştır. Şiirlerinde hece ölçüsünün yanında divan edebiyatının nazım ölçüsü olan aruz veznini de kullanmıştır. Sümmanî’nin kullandığı dil, akıcı ve durudur. Ancak eserlerinde azımsanamayacak derecede Arapça ve Farsça kökenli kelimelerden yararlanmıştır. Bunun sebebi yukarıda da belirttiğimiz gibi Sümmanî’nin divan edebiyatı düşünüş ve zevkine hâkim bir ozan olmasıdır.

Tüm bunların yanında Sümmanî, iyi bir müsabaka şairidir.

Ozan birçok çağdaşı ile karşılaşmalara girmiş bu karşılaşmalarda önemli galibiyetler elde etmiştir. Adının büyük bir coğrafyada duyulmasının sebeplerinden biri de bu karşılaşmalarda ki başarılarıdır. Ozanın en büyük müsabakası kuşkusuz Âşık Şenlik ile Kars ilinde yaptığı karşılaşmadır. Bu karşılaşma Türk halk şiirindeki önemli atışmalardan biri olarak kabul edilir. Rivayete göre kendisinin Sümmanî olduğunu iddia eden bir ozan, Âşık Şenlik ile karşılaşmak üzere Âşık Şenlik’in köyüne gitmiştir. Sonuç olarak bu şahıs Âşık Şenlik tarafından kısa sürede mat edilmiştir. Bunu duyan Sümmanî saz haysiyetini koruyabilmek için Âşık Şenlik’in köyüne gitmiş ve onunla karşılaşmıştır. Karşılaşmadan galip çıkmamıştır. Sümmanî ve Âşık Şenlik beraberliği kabul ederek saz kardeşi olmuşlardır.

Sümmanî, 1915 tarihinde vefat etmiştir.

YAZDILAR

Ervah-ı ezelde[1] levh-i kalemde[2]
Bu benim bahtımı kara yazdılar
Bilirim güldürmez devri âlemde[3]
Bir günümü yüz bin zara[4] yazdılar

Bulmadık şadlığın[5] iradesini
Çekerim bu gamın[6] ziyadesini
Herkes dosta verdi ifadesini
Bizimkini rüzigara yazdılar

Aşk benimle eyler daim kıl ü kal[7]
Daha sabretmeye kalmadı mecal
Derdim taksimdara[8] kıldım arzuhal[9]
Dedi ki öz bahtın kara yazdılar

Gönül gülşenimde[10] har[11] oldu deyi
Hasretlik cismimde var oldu deyi
Sevdiğim sevdiğin pir oldu deyi
Erbabı garezler[12] yare yazdılar

Dünyayı sevenler veli değildir
Canı terk edenler deli değildir
İnsanoğlu gamdan halî[13] değildir
Her birini bir efkâra yazdılar

Nedir bu sevdanın nihayetinde
Yadlar[14] gezer yarin vilayetinde
Herkes diyarında muhabbetinde
Bilmem bizi ne civara yazdılar

Kadrimi bilmeze eyledim minnet[15]
Derdimi artıran görmesin cennet
Sarraflar[16] verdiler yari bin kıymet
Benim kıymetimi nere yazdılar

Döner mi kavlinden[17] sıdkı[18] sadıklar
Dost ile dost olur bağrı yanıklar
Aşk kaydına geçti bunca âşıklar
Sümmani’yi derkenara[19] yazdılar

Sümmanî

DİPNOTLAR

[1] ervâh-ı ezel: ruhların yaratıldığı zaman.
[2] levh-i kalem: insanın kaderinin yazıldığı ilahî levha.
[3] devr-i âlem: dünyadaki zaman.
[4] zar: sıkıntı, acı.
[5] şadlık: mutluluk.
[6] gam: sıkıntı.
[7] kıl ü kal: dedikodu.
[8] taksimdar: bir malı adaletle bölüştüren kişi.
[9] arzuhal kılmak: istediğini ifade etmek.
[10] gülşen: gül bahçesi.
[11] har: diken.
[12] erbab-ı garez: kin tutanlar.
[13] hâlî: boş.
[14] yad: yabancı.
[15] minnet: gönül borcu.
[16] sarraf: altın işleyen.
[17] kavl (kavil): söz.
[18] sıdkı sâdık: doğru söze sadık olan, sözünü tutan.
[19] derkenar: sayfanın en alttaki boşluğuna iliştirilen küçük yazı.

İlk yorum yapan siz olun

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir