Uydurma şiirler, kalp rögarınızın sessiz çığlıkları gibi ağlar. Uydurdukça varoluşçu şiire mersiyeler yazarsınız. Aklınıza yeni bir başlık açmak gelir. Uydurursunuz. Ruh hâliniz kırıma uğrar. Birden Şeyh Gâlib okumaya başlarsınız. Biraz da Hüsn ü Aşk.
Uydurma şiirler, göz kapaklarınızı defneder. Eski edebiyatın aristokrat kulluğuna soyunursunuz. Mükemmel sanat yapıyorum zannedersiniz. Uydurursunuz.
“Tüm sözcükler uydurmadır.”
Bunu düşünürken “Uydurma Şiirler Durağı”ndaki kasketli amcayı görürsünüz.
Sentetik bir ironi üşüşür aklınıza. Parnasizmden başlar sembolizme konarsınız. Bütün edebî akımlardan koklar bir hâliniz vardır. Ama koklayamazsınız. Kendinizi kandırdığınızla kalmaz başkalarını da kandırırsınız. Şiir yarışmalarına saçma sapan şiirler gönderir, gönderdiğiniz şiirlerin imlasını yarışma kurulunun düzeltmesi için dua edersiniz.
“Kastamonu çok güzel
Koyunlarım çok özel.”
diye başlayıp sanatın yüce mertebelerine ulaşacağınıza dair yüce hisler uyandırırsınız kendinizde. Dünyanın en iyi şiirini ben yazıyorum kompleksine müşahit olursunuz.
Okumadan Şiir Yazan Türk Milletinin Şiir Tutkusu
Uydurma şiirler bahsinin en önemli hususlardan biri de okumadan şiir yazan Türk milletinin şiir tutkusudur. Herkes içerisinde bir şiir biriktirmiştir. Şüphesiz kendisi için en güzel şiir insanların kendi şiirleridir. Çünkü hayatlarında Ahmet Haşim’in “Merdiven” veya Necip Fazıl’ın “Kaldırımlar” şiirinden başka başka şiir okumamışlardır. Bu şiirler de ortaokulda Türkçe öğretmenlerinin verdiği ödevin ötesinde değildir. Oysa ki bizim ülkemizde kime dokunursanız ve birazdan nazlarsanız içinden kocaman bir şair çıkacağını tahmin etmeniz zor değildir. Birazcık olsun kendi yeteneksizliğin farkında olanlar “Eh işte geçmişte bir şeyler karalıyordum.” diyerek nispeten daha mantıklı bir tavır sergiler. Yetenekliler ise kendilerinin hiçbir zaman anlaşılamayacaklarına dair fildişinden bir kulenin içerisine girip kendi zevklerini besler. Olan genç şairlere olur.
Türkiye’deki Şiir Kirliliği ve Genç Şairler Meselesi
Türkiye’deki bu şiir kirliliğinde genç şairlerin yetişmesi ve yeni Necip Fazılların yeni Nazım Hikmetlerin çıkması ne kadar kolay? Ben size söyleyeyim hiç de kolay değil. Herkesin kendi yazdığı şiirden başka hiçbir şiiri neredeyse okumadığı bir ülkede genç şairler nasıl kendilerini kanıtlasın? Nasıl yeni bir söz söylesin?
Anlaşılmamak parodisi ile avangart zihinleri beslenmeye çalışan vasıfsız edebiyat âlemdarları ile Türk şiirinin geleceğine dair bir umut beslemek yersizdir. Bırakın hatayı genç şairler yapsın. Kırkını devirmiş şair kıvamındaki insanlar bize 10 yıllardır söylenen eski masalları okumaya devam etmesinler. En önemlisi de kendilerine şair demesinler.
Peki, kime şair denir?
Kimin şair olacağına halk karar verir. Hiç kimsenin kendisine şair demeye hakkı yoktur.
İlk yorum yapan siz olun