Özet: Naili, Türk edebiyatında sebkihindi akımının etkisinde kalarak derinlikli bir hayal dünyası inşa eden önemli bir şairdir. Ayrıca şarkı nazım şeklini icat eden kişidir. Naili, edebî kişiliğini maddeler hâlinde kısa özetlemek gerekirse:
- Nâ’ilî veya Nâ’ilî-i Kadîm olarak bilinen 17. yüzyıl divan şairidir.
- Halvetiye tarikatına mensuptur.
- Nâ’ilî bir yüzyıl sonra Şeyh Gâlib ile zirveye ulaşacak sebkihindi akımının Neşâtî ile birlikte 17. yüzyıldaki en güzel örneklerini vermiştir.
- Nâ’ilî, tek beyitlik söyleyişler içinde yoğun anlamlar ve görülmemiş hayaller sığdırmayı başarmıştır.
- Süslü ve ağır bir dili vardır. Şairin ince duygu dünyası ve özgün buluşları, divan şairlerinin pek çoğundan üstündür.
- Şair her ne kadar genellikle tanrısal aşk ile ilintili eserler meydana getirse de maddi dünya ile bağlantılı şiirler de yazmıştır. Bunun için ona tam bir mutasavvıf demek mümkün olmayacaktır.
- Nâ’ilî’yi en çok etkileyen iki şair Neşâtî ve Nef’î’dir. Şair özellikle Neşâtî’den aldığı dersler sırasında sebkihindiyi daha iyi tanıma fırsatı bulmuştur.
- Divan edebiyatında şarkı türünün ilk örneklerini vermiştir. (Bilinenin aksine şarkı türünün ilk örnekleri Nedîm‘e ait değildir.)
Nâilî: The Poet of Subtle Metaphors
Abstract: Naili is an important poet who built a deep metaphor world by being influenced by the sebkihindi movement in Turkish literature. He is also the one who invented the “şarkı genre”. To briefly summarize Naili’s literary personality:
- He is a 17th century divan poet known as Nâ’ilî or Nâ’ilî-i Kadîm.
- He is a member of the Halvetiye cult.
- Nâ’ilî gave the best examples of the sebkihindi movement in the 17th century, together with Neshatî, which will reach its peak with Sheikh Gâlib after a century.
- Nâ’ilî has managed to fit intense meanings and unprecedented dreams in couplets.
- He has a fancy and heavy language. The poet’s fine emotional world and original discoveries are superior to most of the divan poets.
- Although the poet generally produced works related to divine love, he also wrote poems related to the material world. For this, it would not be possible to call him a complete sufist.
- The two poets that most influenced Nâ’ilî are Neshati and Nef’i. The poet had the opportunity to get to know the sebkihindi better, especially during the lessons he took from Neshatî.
- He gave the first examples of the song genre in Divan literature. (Contrary to popular belief, the first examples of the song genre do not belong to Nedîm.)
Bu yazı Ensar KILIÇ tarafından yazılan lisans tezinden (Balıkesir Üniversitesi, 2014) üretilmiştir.
YAŞAMI
Nâilî veya Nâilî-i Kadîm olarak bilinen 17. yüzyıl divan şairi. Ayrıca bazı kaynaklarda Nâ’ilî Mustafâ olarak da geçmektedir. (Gölpınarlı, 1953: s. 3) Kaynaklarda Nâilî-i Cedîd olarak geçen Manastırlı Hoca Nâ’ilî Sâlih Efendi (1823–1876) ile karıştırılmaması için kendisine Nâilî-i Kadîm denmiştir. (Odunkıran, 2010: s. 113) İstanbul’da doğan şair, Neşâtî ile birlikte Türk edebiyatında sebkihindi akımının öncülerinden olmuştur. Nâilî’nin doğum tarihi tam olarak bilinmemektedir. Ancak 1623-1639’da gerçekleşen Osmanlı-Safevi Savaşı sırasında IV. Murat’a bir kaside sunduğunu düşünürsek, 17. yüzyılın başlarında doğduğu düşünülebilir.
Şairin yaşamı hakkındaki bilgileri daha çok şiirleri ve maden kalemindeki görevi dolayısılığıyla edinmekteyiz. Anne ve babasını küçük yaşta kaybeden Nâilî, babasının yolundan giderek maden kaleminde memuriyete başlamıştır. Şairin duyuş ve düşünüş derinliğine baktığımız zaman iyi bir öğrenim gördüğü anlaşılmaktadır. Nitekim Safâ’î Tezkiresi’nde şairin iyi bir eğitim gördüğü ancak medrese öğrenimi görmediği anlaşılmaktadır. Şairin anne ve babasını erken yaşta kaybetmesi onun yaşam boyu sürecek sıkıntılı hâlinin başlangıcı olmuştur.
Nâilî bir kaside şairidir.
Ancak kasidelerine hiçbir zaman istediği ilgiyi bulamamış, yaşamı boyunca maddî zorluklarla mücadele etmek zorunda kalmıştır. Yalnızca bir dönem Salih Paşa ve Sadrazam Ahmet Paşa tarafından himaye edilmiştir. (TDOE, 2005: s. 499)
Halvetiye tarikatına mensuptur.
Nâilî, Halvetiye tarikatına mensup bir şairdir. Şairin, kendisi de bir Halvetiye şeyhi olan ve İran şiirindeki ince anlatım zevkinin edebiyatımızdaki en büyük ustalarından biri olarak kabul edilen Neşâtî’den aldığı dersler onun edebî kişiliğini oluşturmasında önemli bir yere sahiptir. (B. M. Tahir, 1972: s. 260) Onun şiirlerinin edebî değeri, dönemi ve daha sonrasında yazılan tezkirelerin hemen hemen hepsinde takdir görmüştür.
Nâilî, güçsüz yaradılışlı ancak incelik sahibi bir insandır.
Nâilî tezkirelerde anlatıldığı üzere güçsüz yaradılışlı ancak incelik sahibi bir insandır. Özellikle maden kalemindeki işinden azledilip Fazıl Ahmet Paşa tarafından Edirne’ye sürülmesi onun yaşama daha da karamsar bakmasına neden olmuştur. Şair burada Halvetiye tarikatının Gülşenî koluna bağlanmıştır. Edirne’de yokluk içinde bir yaşam geçiren Nâilî, ölümünden kısa bir süre önce F. Ahmet Paşa’dan affını istediği bir kaside sayesinde İstanbul’a dönmüş, 1666’da vefat etmiştir. (Mengi, 2008: s. 208)
EDEBÎ KİŞİLİĞİ
Nâilî bir yüzyıl sonra Şeyh Gâlib ile zirveye ulaşacak sebkihindi akımının Neşâtî ile birlikte 17. yüzyıldaki en güzel örneklerini vermiştir. Nâilî her şeyden önce kendi üslubu olan bir şairdir. Bu da onu Türk edebiyatındaki önemli klasik şairlerden biri yapmaktadır. Bir gazel şairi olmanın yanında kasideleri ile de tanınmaktadır.
Sebkihindi akımının en iyi uygulayıcılarındandır.
Nâ’ilî, tek beyitlik söyleyişler içinde yoğun anlamlar ve görülmemiş hayaller sığdırmayı başarmıştır. Bilinen mazmunlara yenilerini katmış veya onları yepyeni bir açıdan ele almıştır.
Bir kelime ve anlam ustasıdır.
Kelime seçiminde ve bu kelimeleri bir araya getirmekte usta olduğu için güzel ve sağlam söyleyişin örneklerini vermiştir. (Kabaklı, 1985: s. 389-90) Onun şiiri anlatım bakımından son derece sağlam ve edebî bir şiirdir. Nâilî, Gâlib’in bütünleştirdiği anlam-anlatım bütününün anlatım olarak temellerini kuran kişidir. Onun ince hayalleri ve Arapça-Farsça tamlama öbekleriyle kurduğu estetik bütünler edebiyatımızda yeni bir çığır olarak nitelendirilmiştir. Şairin ince duygu dünyası ve özgün buluşları; divan şairlerinin pek çoğundan üstündür. Faik Reşat, Nâilî’nin Nef’î’den sonra yeni ifadeler bulmada divan şiirinin en iyi ikinci şairi olduğunu söylemektedir. Ancak bu konuda Muallim Naci’nin şaire önemli bir eleştirisi vardır. Naci’ye göre Nâilî yer yer yeni söyleyişler uğruna şiirin güzelliğini feda etmektedir.
Tasavvufa ilgi duymuş, âşıkâne gazeller de yazmıştır.
Zor bir yaşam geçiren şairlere baktığımızda onun en âşıkane gazelleri yazdığını belirtmektedir.
Nâilî’nin şiirinde tasavvuf önemli bir yer tutmaktadır. Ancak kendinin de belirttiği gibi o yalnızca bir tasavvuf şairi olarak adlandırılamaz. O insana ait zevklerden divanında insani birer ihtiyaç olarak bahsetmektedir. Şair her ne kadar genellikle tanrısal aşk ile ilintili eserler meydana getirse de maddi dünya ile bağlantılı şiirler de yazmıştır. Bunun için ona tam bir mutasavvıf demek mümkün olmayacaktır.
En çok Neşâtî ve Nef’î’den etkilenmiştir.
Nâilî’yi en çok etkileyen iki şair Neşâtî ve Nef’î’dir. Şair özellikle Neşâtî’den aldığı dersler sırasında sebkihindiyi daha iyi tanıma fırsatı bulmuştur. Ayrıca Nef’î okuyarak şiirdeki buluş yeteneğini geliştirmiş, tüm sanat yaşamı boyunca koşulsuz bir anlatım güzelliği peşinde koşmuştur. Şairin Nef’î’nin şiirlerine yazdığı birçok nazire bulunmaktadır. Şeyhülislâm Bahâyi ve Şeyhülislâm Yahyâ Efendi de Nâilî’nin nazire yazdığı şairler arasındadır.
Özgün bir anlatımı vardır.
Nâilî divan edebiyatının mevcut anlam değerlerinin dışına çok da çıkmayı denememiştir. İşte onun şiirine gerçek değerini veren şey de şairin mevcut olanaklar dâhilinde hazırda bulunan eserlerden daha farklı ve özgün bir anlatımı yakalamış olmasıdır. Divan edebiyatının Türk topraklarında doğuşu Fars etkisiyle olmuştur. Bundan dolayı Türk şiiri uzun süre kendi benliğini bulabilme mücadelesi vermiştir. Kuşkusuz bu mücadelenin belki de ilk büyük savaşçısı Necâtî Bey’dir. Necâtî’nin şiirinde duyumsamaya başladığımız Türkçenin ifade bazında dirilişi özellikle 17. yüzyılla birlikte gelişimini tamamlamıştır. Bu yüzyıl sanatkârları Fars edebiyatından gerek akım bazında gerekse yapıt olarak etkilenmiş olsa da şiirlerde yerel bir söyleyişin ortaya çıktığını söyleyebiliriz. İşte Nâilî’in edebiyatımızdaki en büyük önemi de bu açıdandır. Neredeyse bütün tezkireler onun Neşâtî ile birlikte yeni bir çığır açtığını söylemektedir. Bu iki şairimiz divan edebiyatının mevcut olanaklarıyla yeni bir anlatım geliştirmeyi başarmıştır.
Ağır ve süslü bir dili vardır.
İfadenin uzun ve sanatkârane oluşu itibariyle yine Fars edebiyatından etkilenseler de kendisine özgü bir anlatım geliştirmeyi başarmıştır. Bu konuda Gölpınarlı şöyle demektedir: “Naili de bütün divan şairleri gibi kendisinden önce gelip geçen şairlerden ve kendisiyle çağdaş olan bu şairlerin şiirlerinden ilham almış, aynı estetik ve aynı teknik dâhilinde aynı mazmunları kullanarak hüner göstermeye çalışmıştır ve gerçekten de bu ayniyetçi edebiyatta orijinalite göstermek pek güç olduğu hâlde bunu, mümkün olduğu kadar başarabilmiştir.”
Şarkı türünü icat eden kişidir.
Haluk İpekten’e göre bestelenmek üzere murabbalar yazarak şarkı türünün ortaya çıkmasını sağlayan kişi Nâilî olup onun şarkılarında diğer şiirlerinin aksine yalın bir dil kullanmıştır. (Şenödeyici, 2012: s. 1935)
ESERLERİ
Şairin bilinen tek eseri Dîvân’dır. Şairin divanı 1970’de tenkitli metin olarak Haluk İpekten tarafından hazırlanmıştır. Ayrıca Dîvân’ın Mısır’da yapılmış bir baskısı da vardır. Yine Gölpınarlı’nın 1953’de yayımladığı “Naili-i Kadim: Hayatı, Sanatı, Şiirleri” adlı eseri Nâîlî Dîvânı ile ilgili yapılmış bir diğer önemli çalışmadır. Bunun yanı sıra, Dîvân’ın yazma nüshalarında, mecmualarda ve cönklerde de Nâilî’ye ait kimi şiirler bulunabilmektedir. 2012’de Özer Şenödeyici’nin yaptığı bir çalışma ile Dîvân dışında kalan bu şiirler bir araya getirilmiştir. (Şenödeyici, 2012: s. 1925-1939)
NÂİLÎ’NİN ŞİİRLERİNDEN ÖRNEKLER
BANA REDİFLİ GAZEL Sîne gülzâr-ı mahabbet nâle bülbüldür bana Vakt-i dâğ-efrûzi-i dil mevsim-i güldür bana Cünbişinden dâğ-ber dildir gazâlan-ı Huten Nâfe-rîz-i kâm ü hâhiş kim o kâküldür bana Hissedâr eyler şemîminden dili hengâm-ı âh Fikret-i zülfün ki her dem tâze sünbüldür bana Zûr-ı bâzû-yı nigâhım dest-bürd-i işvedir Çâk-rîz-i ceyb ü dâmân-ı tahammüldür bana Nâ’ilî i’caz-ı nutkumdur ki eyler ter-zeban Hâme kim şem’-i şebistân-ı tahayyüldür bana Vezin: fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün
ÂŞİNÂ REDİFLİ GAZEL Bîgâne-i mahabbetin olmaz gam-âşinâ Ey dâğ-ı derdin eylemeyen merhem-âşinâ Kûyun ki Kâbe-i dil ü candır olur mu hîç Leb-teşne-i zülâl-i gamın Zemzem-âşinâ Sûr-ı safâ-yı vuslata olmaz firîfte Halvet-güzîn-i ışkın olan mâtem-âşinâ Ermez mi Nâ’ilî dem-i subh-ı inâyete Olmaz mı goncezâr-ı emel şebnem-âşinâ Vezin: mef’ûlü fâilâtü mefâîlü fâilün
ANDELîB REDİFLİ GAZEL Gül hâra düştü sîne-figâr oldu andelîb Bir hâra baktı bir güle zâr oldu andelîb Şehnâme-hânlık eyledi Keyhüsrev-i güle Destân-serâ-yı sebz ü bahâr oldu andelîb Feryâda başladı yine her perri hârdan Dîvân-serâ-yı gülde hezâr oldu andelîb Gül gördü pâre pâre ciger gonca gark-ı hûn Memnûn-ı zahm-ı hancer-i hâr oldu andelîb Ey Nâ’ilî vedâ’-ı gül ü bâğ u râğ idüp Mehcûr-ı yâr u dâr u diyâr oldu andelîb Vezin: mef’ûlü fâilâtü mefâîlü fâilün
Gönlüm gibi ey nâme gidip yârda kaldın Baş üzre yerin var ham-ı destârda kaldın “Ey mektup, sende gönlüm gibi sevgilide kaldın. Başım üzerinde yerin varken sevgilinin tülbendinin kıvrımında kaldın.” (Mısra-i berceste olarak)
KAYNAKÇA
Bursalı Mehmed Tahir (1972), Osmanlı Müellifleri, Hazırlayan: A.F. Yavuz, İ. Özen, C. 2, Meral Yayınları: İstanbul.
GÖLPINARLI, Abdülbâki (1953), Naili-i Kadim: Hayatı, Sanatı, Şiirleri, Varlık Yayınları: İstanbul.
KABAKLI, Ahmet (1985): Türk Edebiyatı, İstanbul, C. 2.
MENGİ, Mine (2008), Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ: Ankara.
ODUNKIRAN, Fatih (2010), “Nâilî Salih Efendi Ve Kenz-İ Nasâyih İsimli Manzum Pend-İ Attâr Şerhi”, İstanbul Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, S. 42.
ŞENÖDEYİCİ, Özer (2012), “Nâilî’nin Bilinmeyen Şiirleri ve Onlar Hakkında Bazı Mülâhazalar”, Turkish Studies, C. 7/1.
Türk Dünyası Ortak Edebiyatı (TDOE) [2008], Türk Dünyası Edebiyatçıları Ansiklopedisi, C. VI, Ankara.
Yeşiloğlu, A. Mine (2006), “Nâilî”, TDV İslam Ansiklopedisi, C. 32, s. 315.
[…] Nâilî: İncelikli Hayallerin Şairi […]
[…] Nâilî: İncelikli Hayallerin Şairi […]
[…] Nâilî: İncelikli Hayallerin Şairi […]
[…] ön plana çıktığı akım sebkihindidir. Bu akımın en güçlü şairleri Şeyh Galip, Naili ve Neşati‘dir. Bu akımla yazılan en güçlü eser ise Hüsn ü […]
[…] nazım şeklini ilk kullanan yani icat eden şair Naili’dir. Ayrıca Naili, şarkıyı murabba nazım şeklini geliştirerek ortaya çıkarmıştır. Ancak bu türü […]