Halk bilimi ya da folklor, bir insan topluluğunun kendisini ifade etmek amacıyla ürettiği somut ya da soyut değerlerdir. Aynı zamanda bir topluluğun somut ve soyut kültürel varlıklarını inceleyen, bir ekolü temel alarak araştırdığı topluluğa ait düşünce, inanç, ürünleri konu alan bilim de aynı adla anılır.
Folklor, nedir ve nasıl soruları ile evren ve kozmogoni tasavvurlarını ele alan bilim dalıdır.
Halk biliminin kökeni çok eskiye dayanmaktadır. Bu konudaki ilk eserler Eski Yunan’da Heredot gibi yazarlar tarafından verilmiştir.
Türkiye’de folklor denildiğinde akla ilk gelen isimlerden biri Tahir Alangu’dur. Alangu, Türk Folkloru El Kitabı’nda dünya halk bilimi ile ilgili önemli bilgiler verir. (bk. Halk Bilimi Ekolleri)
Halk Bilimi Nasıl Ortaya Çıkmıştır?
Orta Çağ’da halk bilimi hususunda özellikle İslam bilginlerinin çalışmaları ön plana çıkar. İbn-i Batuta’nın seyahatname türündeki eseri ve Biruni’nin Kitabe’l-Seydane adlı eseri önemlidir. Burada çocukluğunun geçtiği Türk ülkeleri hakkında bilgiler verir.
Dünyadaki ilk ciddi adım 17. yüzyıla rastlar. Fransız Perrault halk masallarını derleyen ilk kişi olur. Ayrıca halk hikayeleri ve masalları derleyip bunları edebî hâle getiren ilk kişi Walter Scott’tur. Büyük Alman düşünürü Herder ise bu alandaki ilk bilimsel ve bilinç sahibi adımları atan kişidir. Ona göre halk yapıtları ölü değildir.
Dünyada halk biliminin tesirinin ortaya çıkması açısından Grimm Kardeşler çok önemlidir. Onlar yalnız masal çalışmamış, efsaneler ve diğer halk edebiyatı ürünleriyle de ilgilenmiştir.
Fin ekolü ve folklorun toplum yararına kullanılması
İskandinav ülkeleri daha çok halk biliminin ulusal bütünlüğü sağlamadaki rolünden yararlanmıştır. Finlandiya’da 19. yüzyılın başlarında Lönrot Kalavela Destanı’nı derlemiştir. Aarne ve Krohn Fin ekolünü kuran kişiler olmuştur.
Fin ekolüne göre bir ulusun inşası için o ulusun tarih sahnesinde meydana getirdiği ürünler temel alınmalıdır. Çünkü bu temel bir milletin özgüvenine ve varlığına en büyük destektir. Ayrıca millî köklerden gelen eserlerin eğitim sistemine entegre edilmesi, bağımsızlığını sağlam temellere kavuşturan bir millet idealine yardım edecektir.
Finler bu ekolü uygulama noktasında o denli başarılı olmuştur ki bugünkü modern uluslar arasında kültürel dönüşümün en başarılı örneklerini vermişlerdir. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk bu dönüşümü anlatan Beyaz Zambaklar Ülkesinde adlı eseri Türk kalkınmasına model olması için önermiştir.
Türkiye’de halk bilimi çalışmalarının geçmişi
1913’te Ziya Gökalp’ın makalesinde (Halka Doğru dergisinde) ilk olarak halkiyat olarak adlandırılmıştır. Bu makale yazıldıktan kısa süre sonra F. Köprülü ve T. Rıza Bölükbaşı’nın makaleleri yayımlanmıştır.
Özellikle Kunos (Türk Halk Edebiyatı), Nemeth ve Radloff gibi Türkologlar bu tarihten önce de Türk halk ürünleri hususunda çalışmalar yapmıştır.
Ülkemizde kurulan ilk dernek Anadolu Halk Bilgisi Derneği’dir. (1927) Sonra adı Türkiye Halk Bilgisi Derneği oldu. Kurucusu Fahri Fındıkoğlu’dur. Bu derneğin çıkardığı Türk Halk Bilgisi mecmuası bizdeki ilk folklor dergisidir. Derginin iki temel prensibi vardır. Bu prensipler bugün de halk biliminin temel unsurlarıdır: Bilgiyi halktan alıp manevi dünyasını öğrenmek ve uygarlık çerçevesinin içerisine yerleştirmek.
1929’dan itibaren yayımlanan Halk Bilgisi Haberleri adlı dergi önemli bir yayındır. Daha sonra Eminönü Halkevinin çatısı altında devam etmiştir.
1932’de kurulan halkevleri, halka ait ürün ve soyut içeriklerin derlenmesi açısından çok önemli çalışmalar yapmıştır. Buralar âdeta bir folklor merkezi hâline gelmiştir
Yurdun her köşesinde bulunan halkevleri konuya çok ciddi ve bilimsel olarak yaklaşmıştır. Yapılan bu hızlı çalışmalarla birlikte dönemine kıyasla çok olumlu sonuçlar elde edilmiştir. Halkevleri kapandıktan sonra yeniden açılsalar da eski işlerliklerine dönememişlerdir.
Halkevleri insanların eğitimi için önemli kılavuz kitaplar yayımlamıştır. Örneğin Gennep’ten Boratav’ın çevirdiği “Folklor” adlı kitap buna örnektir.
Türk Halk Sanatlarını ve Ananelerini Tetkik Cemiyeti daha sonra adını Folklor Araştırmaları Kurumu olarak değiştirmiştir.
Bu konudaki önemli bir dernek de Türk Dil Kurumudur. Dil kurumunun oluşturduğu derleme ve tarama sözlükleri halk bilimi açısından önemlidir. Yine Türk Dili dergilerinde birçok halk bilimle ilgili çalışma yayımlanmıştır.
Yakın dönem halk bilimi çalışmaları
İlk kez 1936’da halk bilimi Ankara Üniversitesinde programa alınmıştır. Pertev Naili Boratav’ın katkılarıyla ilk halk ürünleri arşivi oluşturulmuştur. Daha sonraki yıllarda özellikle Erzurum’da önemli çalışmalar yapılmıştır. Burada Umay Günay gibi hocalar yetişmiştir.
İlk halk bilim kürsüsü ise S. Veyis Örnek tarafından 1980-81 döneminde kurulmuştur. Kürsü 1994’te bölüm olmuştur.
Devlet tarafından ilk çalışmalar Millî Eğitimce organize edilen Millî Folklor Enstitüsü ile başlamıştır. Bugün için HAGEM. Şu an il kültür müdürlükleri arşivleme çalışmalarına devam etmektedir. Bu kurum tarafından 7’li yıllarda yayımlanan Türk Folklor ve Etnografya Bibliyografyası önemli bir eserdir.
Halk bilimi ekolleri
Her ekol kendine özgü değerlendirmeler yaparak amacına uygun yöntemler kullanmıştır. Bu ekoller farklı coğrafyalarda muhtelif amaçları ön plana çıkarılarak tasarlanmıştır. Bu yöntemler şu şekilde özetlenebilir:
- Tarihsel ekol: Onlara göre halk bilim araştırmaları sadece tarihî belgelerin incelenmesi yoluyla yapılabilir. Bu yüzden, bu yolla yapılan çalışmaların olayın tüm yönlerini yansıtamayacağı savunulmuştur.
- Coğrafi ekol: Tarihî ekolün eksiklerini tamamlamak için geliştirilmiştir. Toprak ve yöre özelliklerinin de folklor üzerinde etkili olduğunu savunan görüştür. Tarihsel ve coğrafi ekol olayları belli bir yer ve mekân bağlamında açıklamaya çalışır. Bu iki ekol de bilgiyi taşıyıcılardan izole etmek ister.
- Sosyolojik ekol: Toplum özelliklerini ön plana çıkaran yaklaşımdır. Toplumun halk bilimi ürününe olan etkisi incelenir. Tarihî ve coğrafi ekolle ilgilenenler olayın sosyolojik yanını da dikkate katmalıdır.
- Psikolojik ekol: Bu görüşe göre toplumun daha çok psikolojik ve ruhsal özellikleri dikkate alınmalıdır. Bu açıdan Freud’dan etkilenmiştir. Onlar bilim ve uygarlığın folklordan doğduğunu söylemektedir. Onlara göre bugünkü kültür ve uygarlık ürünlerinin tümü geçmişteki bir düşünüş veya psikolojik yaklaşımın ürünüdür.
- Fin halk bilimi ekolü (Tarihî-coğrafi ekol): Krohn kurmuştur. Bu yaklaşıma göre tarihsel ve coğrafi bilgiler kullanılarak yapılan çalışmalar kültürün kaynağını tespit için kullanılmalıdır. Ekol için bu açıdan kültürün yayılma yoları önemlidir.
- Antropojik ekol: Kültürel ilişkileri olmayan kavimlerin aynı özellikleri göstermesi üzerine gelişmiştir. Bu da insanlar arasındaki biyolojik, düşünsel ve uygarlık gelişimi açısından olan paralelliği göstermektedir. Böylece kültürler arası çalışmalara hız verilmiştir.
- İşlevsel ekol: Malinowski ve Gennep gibi bilim adamları destek vermiştir. Onlara göre önemli olan kültürün işlevidir. Köken işlevden sonra gelir. Bir ögenin eğer kültürde işlevi varsa –doğru veya yanlış olsun- o öge çıkınca toplumda bir boşluk doğar. Çünkü önemli olan mevcut ögenin toplum içerisindeki görevidir. Onlara göre etnoloji; folklor ve antropoloji arasında bir köprüdür. Bazı kültürel ögeler ikinci derecede yaşamlarını sürdürebilir. Gaz lambalarının süs eşyası olarak kullanılması gibi.
Halk bilimi ekollerinin gelişmesinin tarihçesi nedir?
Halk bilimi ekollerinin gelişmesi belirli bir kronolojiye sahiptir. Bu evreler özellikle İngiliz, Fransız, Amerikan ve İskandinav sahalarında gelişmiştir. Bu ülkelerde halka ait değerler halkın yaşayış ve kalkınma pratiklerinin geliştirilmesi için bir araç olarak görülmüştür.
- Taylor, Long ve Frazer İngiliz ekolü temsilcileridir. İngiliz halk bilimi, sadece ulusal kültürle sınırlı kalmamış, uluslararası çalışmalar yapmıştır.
- Fransa’da Gennep önemli bir halk bilimcidir. (Folklor Elkitabı)
- İlk halkiyat müzesi İsveç’te kurulmuştur. 1886’da ise ilk halk bilimi kürsüsü yine İsveç’te –Oslo Üniversitesinde- kurulmuştur.
- Günümüzde ABD halk ürünleri ile ilgili teorik çalışmaların merkezi durumundadır.
- Gelişmiş ülkeler, kendi halk eserlerinden yararlanarak çağdaş eserler oluşturmaktadır.
[…] imgeleştişme yoluyla ortaya koyduğu mistik hikayelere dönüşmüştür. Bu da kandilin halk kültüründeki güçlü yerini ortaya koyar […]
[…] sonra doğan öğrencileri üzerinde, kişi adlarının veriliş biçimi ve bunun çocuk folkloru açısından önemini çalıştık. Çalışmamızı yaparken, özel bir kurumda çalışan […]
[…] gibi ulaştığı nokta daha çok nesre yaklaşmak olmuştur. Bu durumda mitolojik ögeler ve halk bilimi ögeleri şiirini anlamlandırmasında ona yardımcı […]
[…] çeşitli halk anlatıları, atasözleri ve deyimlerden […]
[…] hayatın gerçekleri ve güzelliklerini kaçırdığı anlatılmaktadır. Dörtlükte Anadolu halk biliminin de sanat için elverişli bir alan olduğu dağ gibi bir zeybek ifadesi ile […]
[…] Batur isminin anlamı “yiğit”tir. O sadece tarihî bir isim değil aynı zamanda halk bilimi çalışmalarının üzerinde titizlikle durduğu halk anlatılarına konu olmuş bir figürdür. […]
[…] ögeler masallardaki kadar olmasa da destanlarda da görülür. Doğal Türk destanları halk bilimi alanında incelenen ürünleridir. Bu anlatıların ilk söyleyeni zamanla unutulduğu için […]
[…] temel verilerdir. Bu sebeple yüksek edebi olgunluğa ulaşan dillerle ilgili dil bilimi ve halk bilimi çalışmaları da […]
[…] edebiyatının ilk mitolojik yapıtı olarak öne çıkarmaktadır. Eserde ayrıca bol sayıda halk bilimi ögesi ve Türk destanları içerisinde de sıkça rastlanan totem inançları bulunmaktadır. […]
[…] Romanının Konusu ve Özeti adlı bu yazımızda aydın ve halk kitlelerinin arasındaki çatışmayı en güzel anlatan romanlardan birini retorik roman incelemesi tekniği […]
[…] akım, duygu yoğunluğunu gerçek bir estetik deneyim kaynağı olarak görmüştür. Bu sebeple halk bilimi ögelerini, geleneksel inançları, doğaçlama halk müziğini ve eski geleneği önemli bir […]