Cumhuriyet Dönemi Türk romanı ve roman teknikleri ile ilgili sık sorulan soruların yer aldığı yazımızda birçok bilgiyi bulabilirsiniz. Türk romanı ile ilgili bu soru listesi zamanla daha da genişleyecektir.
Toplumcu gerçekçilik Türk edebiyatında Nazım Hikmet’in öncülüğünü ettiği ve mutlak toplumsal eşitliği amaç edinip bu konuyu işleyen bir akımdır. Akım kalkınmanın köyden başlamasına gerektiğini söyler. Bu sebeple toplumcu gerçekçi romanların büyük bölümü köy romanlarıdır. 1950’lerden sonra tarımda makineleşme ve buna bağlı olan gelişmeler, köy ortamını ve köylü yaşamını değiştirmiştir. Bu durum toplumcu gerçekçi eserlerin yavaş yavaş köy zemininden çıkıp büyük şehirlerdeki gecekondu hayatına yönelmesiyle sonuçlanmıştır.
Bu sanatçılar modernist roman sonrasında Türk edebiyatında Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı romanı ile görülmeye başlanan postmodernizm akımının temsilcileridir.
Cumhuriyet’in ilk yıllarında Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Halide Edip Adıvar gibi sanatçılar Millî Edebiyat çizgisinde eserler vermiş, bu anlayışı devam ettirmiştir.
Tarık Buğra’nın Küçük Ağa, Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek, Mithat Cemal Kuntay’ın Üç İstanbul, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun Yaban, Mehmet Rauf’un Halas ve Attila İlhan’ın Sırtlan Payı ile Dersaadet’te Sabah Ezanları adlı eserleri Kurtuluş Savaşı’nı anlatır.
Osmanlı’nın kuruluşunu anlatan en önemli roman Osman Bey’in hayatını konu alan ve Tarık Buğra tarafından kaleme alınan eserdir.
Yusuf Atılgan; Aylak Adam, Anayurt Oteli ve Canistan adlı romanlarıyla bilinen modernizm akımının Türk edebiyatındaki temsilcisidir.
Toplumcu gerçekçiler eserlerinde köy hayatı, eşitlik, tarımda makineleşme, toprak kavgası, işçi sınıfın sömürülmesi, ezilmiş toplum katmanları ve toplumsal adaletsizliği işler.
Toplumcu gerçekçiliğin en önemli temsilcileri Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Abbas Sayar, Fakir Baykurtve Kemal Tahir’tir. Kemal Tahir, Asya tarzı üretim modelini savunarak bu isimlerden farklı bir yönelim içerisindedir. Ayrıca tüm bu isimleri temelde etkileyen kişi Nazım Hikmet’tir.
Kırgız edebiyatının büyük romancısı Cengiz Aytmatov Beyaz Gemi, Gün Olur Asra Bedel ve İlk Öğretmenim gibi eserleri ile dünyanın gelmiş geçmiş en iyi romancıları arasındadır.
Cumhuriyet Dönemi’nde feminist yönüyle ön plana çıkan en önemli yazar Leyla Erbil’dir. Bu konuda onun Tuhaf Bir Kadın adlı eseri bir başyapıttır. Ayrıca Adalet Ağaoğlu’nun romanlarında da feminist unsurlar sıkça kullanılır.
Orhan Pamuk, Nobel Ödülü alan ilk Türk yazardır. Ödül töreninde yaptığı konuşmayı “Babamın Bavulu” adlı eserde kitaplaştırmıştır.
Nobel Ödülü’ne aday gösterilen ilk Türk kadın yazar Leyla Erbil’dir.
Türk edebiyatındaki ilk postmodern roman Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar adlı eseridir.
Cumhuriyet’ten önce olduğu gibi Cumhuriyet sonrasında da Türk edebiyatında İstanbul önemli bir yer işgal eder. İstanbul aşığı sanatçılar başlıca şunlar: Yahya Kemal Beyatlı, Ahmet Rasim, Abdülhak Şinasi Hisar, Orhan Veli Kanık. Bu isimler İstanbul’un güzelliklerini farklı edebi türlerde anlatmıştır. Şüphesiz şiirde İstanbul’u en güzel anlatan sanatçılar Yahya Kemal Beyatlı ve Orhan Veli Kanık’tır. Romanda ise İstanbul’u bir özlem ve sevgi ile anlatan kişi Abdülhak Şinasi Hisar’dır. İstanbul’u bir şehir yazarı olarak dile getiren fıkra yazarımız Ahmet Rasim’dir. Cumhuriyet Dönemi boyunca Türk romanında en çok işlenen mekân yine İstanbul’dur. Nitekim Mithat Cemal Kuntay, Peyami Safa, Ahmet Hamdi Tanpınar gibi önemli romancılarımızın da romanları çoğunlukla İstanbul’da geçer.
Üç İstanbul, İstanbul’u üç farklı dönemde ele alan tarihî bir romandır. Kitapta İstanbul ayrıntılı tasvirlerle tarihe şahit bir kent olarak betimlenir.
Yusuf Atılgan Aylak Adam adlı romanında çevresiyle uyum sorunu yaşayan bir kişinin mutlu olmak için yaratmaya çalıştığı bir “değer” arayışını anlatır. Çocukluğunda bilinçaltına itmiş olduğu anılarının etkisinden kurtulmayı amaçlayan baş kahraman, amansız bir varoluş mücadelesi sergiler. Yazar, genel olarak aydın sorunsalı biçiminde adlandırılan bu uğraşı, kişiler düzleminde baş kahraman C; kavramlar düzleminde topluma yabancılaşma ve tutamak arayışı; simgesel düzlemde ise sinemanın derin locaları, bayan Naciye’nin küçük evi ve sokaklar ile roman kurgusuna yerleştirmiştir. [1: Özher]
Cumhuriyet Dönemi Türk romanı içerisinde Aylak Adam vb. modernist eserlerde işlenen temel duygu çıkışsızlıktır. Çıkışsızlık haya karşısında yaşanan kararsızlık ve aidiyet krizidir. Bu sorun gelenek ile modern olanın çatışması ve mutlak bir doğruya ulaşılamaması şeklinde tezahür eder.
Tutunamayanlar’daki Selim Işık karakteri ile Aylak Adam’daki C. karakteri arasındaki temel fark, Tutunamayanlar’daki belirsizleşme ve gerçeğin açık yıkımıdır. Yani Tutunamayanlar gerçekliği yok etmiş, gerçekle ironik bir yüzleşmeyi anlatmıştır. Selim Işık gibi postmodern özellikler taşımaktan çok modernist bir çizgide derin bir varoluş acısı içerisindedir.
Geleneksel türleri okumak ile modern eserleri okumak bireylere farklı zevkler verir. Şimdi düşünün. Gelenekten yararlanılarak yazılan romanları mı, yeni teknikler kullanılarak yazılan romanları mı okumayı seviyorsunuz? Bu soru aslında sizin yaşamı algılama şeklinizle de bağlantılıdır. Çünkü geleneksel eserlerde tipler ve olağanüstü olaylar bulunur. Bu sebeple bu eserler bize sonsuz bir hayal evreni sunar. Modern romanlar ise daha ziyade varoluşçu acı ile yüklü, hayatı sorgulayan ve gerçeklikle alay eden bir retorik zevke sahiptir. Bununla birlikte geleneksel olan ile moderniteyi birleştiren fantastik eserler özellikle gençlerin sıkça ilgisini çeker.
Latife Tekin tarafından yazılan Sevgili Arsız Ölüm büyük şehirlerdeki sıradan yaşantıyı postmodern bir dille anlatmıştır. Eserde özellikle aile kurumunun dağılışı işlenir.
Azerbaycan edebiyatında İsa Muğanna (Yanan Kalbe), Kırım Tatar edebiyatında Cengiz Dağcı (Korkunç Yıllar, Yurdunu Kaybeden Adam, Onlar da İnsandı, O Topraklar Bizimdi) ve İsmail Gaspıralı, Kırgız edebiyatında Cengiz Aytmatov (Gün Olur Asra bedel, Beyaz Gemi) Türk dünyasının önemli roman yazarlarıdır.
Türk edebiyatında Oğuz Atay ile başlayan postmodern roman eğilimi İhsan Oktay Anar, Hasan Ali Toptaş, Orhan Pamuk, Latife Tekin, Bilge Karasu, Pınar Kür, Selim İleri, İnci Aral ve Buket Uzuner ile devam etmiştir.
Türk edebiyatında Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Vüs’at O. Bener ve Demir Özlü bireyin iç dünyasına yönelen modernist yazarlardır. Bu yazarlardan bazıları daha sonra postmodernizme de yönelmiştir.
Roman karakterinin düşüncelerinin anlatıcıya gereç duymaksızın doğrudan aktarılmasını ifade eden modernist anlatım tekniği iç konuşma ya da monolog olarak adlandırılır. İç konuşma esnasında karakter kendi içerisinde biliçli bir muhasebe içerisindedir, bu yönüyle iç konuşma tekniği bilinç akışı tekniğinden ayrılır. İç konuşmaya dayalı anlatılarda dil bilgisi kurallarının tıpkı günlük konuşmadaki gibi esnetildiği görülür.
Geriye dönüş, roman veya hikâyede anlatımdaki doğal zaman akışının kesilerek daha önceki bir zamanın anlatılmasına dayanan modernist eserlerde sıkça rastlanan bir tekniktir. Bu yönüyle geriye dönüş önseme tekniğinin zıddıdır. Cumhuriyet Dönemi Türk romanı geriye dönüş tekniğinin kullanılması açısından oldukça zengindir.
Roman içerisinde şiir, mektup, destan, masal gibi metin türlerinin söyleyiş ve biçim özelliklerini kullanarak bir benzerini yazmadır (MEB 12. sınıf ders kitabı, s. 196). Türkçesi öykünmedir. Pastiş, parodiden ironik bir amaç taşımaması ile ayrılır.
Edebiyatta postmodern bir teknik olan kolaj, farklı bir metnin roman ya da hikâyenin belirli bölümlerine parça parça serpiştirilmesine verilen addır.
Bir edebî metnin dokusuna hem edebiyat alanından hem de başka alanlardan metin parçalarının katılmasıdır (MEB 12. sınıf ders kitabı, s. 196). Örneğin İhsan Oktay Anar’ın Amat romanına kutsal kitaplardan yapılan alıntılar metinler arasılık örneğidir.
Postmodernist romanda, belli bir metnin konusunu yeni bir metin oluşturmak için hareket noktası olarak almaktır (MEB 12. sınıf ders kitabı, s. 196). Parodi genellikle ironi ile birlikte kullanılır. Bu yolla geleneksel metinler alaycı bir üslupla yeniden yazılır. Türkçesi yansılamadır.
Gerçekle kurmaca arasındaki ilişkileri sorgulayıp okunanın bir kurmaca olduğunu anımsatan kurmaca türüdür (MEB 12. sınıf ders kitabı, s. 196). Yani metinde olayın içerisinde oluşturulan olaydır. Buna bir rüyada Ay’a gidip birçok macera yaşayan bir roman kahramanının uyandığında aslında böyle bir şey olmadığını anımsaması örnek olarak verilebilir.
Leitmotif roman ve hikâyede bir konu veya durumu anımsatmak için kullanılan kalıplaşmış konuşmalardır. Örneğin bir romanda Anadolu’yu anımsatmak için sürekli akasya ağacından bahsedilmesi bir leitmotif örneğidir. Cumhuriyet Dönemi Türk romanı içinde Adalet Ağaoğlu bu tekniğin en güzel örneklerini vermiştir.
Latin alfabesine 1 Kasım 1928’de geçilse de bu aşamalı bir süreç olarak yürütülmüştür, Latin alfabesine geçiş yaklaşık altı ayda tamamlanmıştır.
Cumhuriyet Dönemi’nde Çalıkuşu, Huzur, Masumiyet Müzesi, Yaban, Aylak Adam ve Tutunamayanlar gibi roman türünde binlerce eser meydana getirilmiştir.
KAYNAKÇA
[1] Özher, S. (2006). Çağdaş İnsanın Tutamak Arayışı: Aylak Adam. Journal of Social Science, 121.
İlk yorum yapan siz olun