İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kaside Nazım Şekli Özellikleri

Bu yazımızda kaside nazım şekli yani biçimi özellikleri ile işlenmektedir. Ayrıca kasidenin bölümleri, Türk edebiyatındaki önemli temsilcileri ve en güzel kaside örnekleri anlatılmaktadır. “Kaside nedir?” soruna yanıt aranmaktadır.

Kaside nazım şekli nedir?

Kaside, divan edebiyatında şairlerin yazdıkları övgü amaçlı şiirlere denir. Bir şiirin kaside olarak adlandırılmasını sağlayan en belirgin şekil özellikleri ise bu nazım biçiminin, aa-ba-ca(…) kafiye örgüsü ile 33-99 beyit arasındaki bir uzunlukta yazılmasıdır.

Kaside Nazım Şekli Özellikleri Nelerdir?

Türk edebiyatında övgü denildiğinde akla gelen ilk kavram kasidelerdir. Kasideler divan edebiyatında şairlerin yaratıcıyı, peygamberleri, bir devlet büyüğünü, bir din büyüğünü vb. övdükleri şiirlerdir. Hatta şairler fahriye adı verilen kasideler ile kendilerini de överler.

Türk edebiyatında bu türün en önemli temsilcisi Nefi olup o yazdığı fahriyelerde kendisini söz ülkesinin sultanı olarak tanıtmaktadır. Nef’i Türk edebiyatında kaside denince de akla gelen ilk şairdir.

Özet olarak kaside nazım şekli genel özellikleri şunlardır:

  1. Övgü şiirleridir.
  2. Gazel şeklinde kafiye örgüsüne sahiptirler. Yani aa, ba, ca (…) şeklinde.
  3. Genellikle kasideler 33-99 beyit arasında bir uzunluğa sahiptir. Türk edebiyatında kaside denilince akla Ahmet Paşa, Nef’î, Fuzûlî ve Bâkî gelir.
  4. Divan edebiyatında kaside yazmak bir hünerdir. Çünkü kasideler uzun şiirlerdir ve çok sayıda yanı kafiyeden bulmayı gerektirirler.
  5. Şairlerin kendilerini övdükleri kasidelere fahriye denir.

Kaside Nazım Şekli Türleri (Bölümleri)

Allah’ın birliğini anlatan kasidelere tevhit, Allah’a yakarış içeren kasidelere münacat, Hz. Muhammed sevgisini anlatan kasidelere naat denir. Ayrıca devlet büyükleri ise kasidenin ana bölümü olan methiyede övülür.

Türk edebiyatında en ünlü kasideler Hz. Muhammed’i övmek için yazılan Vesiletü’n-Necat ve Su Kasidesi adlı eserlerdir. Vesiletü’n-Necat, Süleyman Çelebi tarafından yazılmış ve Türk kültüründe “Mevlit” olarak bilinmiş, Anadolu öğretisinde geleneksel bir dinî metin hâlini almıştır. Su Kasidesi ise Fuzûlî tarafından yazılmıştır.

Nazım ve Nesirde “Övgü”

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki bir yazar eleştiriyorsa kitapları okunuyor demektir. Yani bu da belirli bir okur kitlesine ulaştığı anlamına gelir.

Yazar yapıcı eleştirileri kendisini geliştirmek için bir fırsat olarak gördüğünde bu onun edebî yönünü yükseltmesi açısından yeni fırsatlar doğuracaktır.

Tabii ki herhangi bir yazar haksız ve aşırı eleştirilerle muhatap olduğunda bu, onun yazma isteğini köreltebilecek bir raddeye ulaşabilir. Örneğin Garip şiiri ilk ortaya çıktığında Garipçilerin yapmak istediğini anlamayan bazı kesimler, onları çok ağır bir şekilde eleştirmiştir. Ancak bu durum karşısında yılmayan Garipçiler kendilerini Türk edebiyatının önemli topluluklarından biri olarak edebiyat tarihine yazdırmıştır.

Yoğun ve hoşgörü içermeyen eleştirilere maruz kaldığı için yazarlık kariyerini noktalayan isimler de vardır. Nitekim birey yaptıklarının beğenilmediği bir durumda, motivasyonunu kaybeder.

Bir şairi övmek ya da yermek onun sanat anlayışını etkiler. Çünkü sanatçı da sonuç olarak insandır ve yazdığı şeyin takdir edilmesini bekler. Eserleri takdir edilen bir sanatçı yazdığı yazıların kalitesi ve değeri hususunda kendisini de ikna etmiş olur. Nitekim bir sanatçının değeri onu okuyan kitle ile birebir ilişkilidir. Az veya fazla fark etmeksizin okur kitlesi olmayan hiçbir kimse yazar olamaz.

İlk yorum yapan siz olun

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir