İnsanın yaşadığı toplumla, o toplumun değerleri ve yaşam biçimiyle uyuşamaması yani toplumla yabancılaşması, modern dünyadaki en büyük açmazlardan olan yalnızlık problemini doğurmuştur. Çünkü modernite insanları kendi başlarına bir dünya hâline getirmiş, yani birey kavramını desteklemiştir. Bu da birçok geleneksel toplumsa medeniyet krizi oluşumunu desteklemiştir.
Birey olmak hem olumlu hem de olumsuz sonuçları bulunan bir olgudur. Nitekim birey olma bilinci, toplumdaki yanlışları sorgulamayı ve özgür irademizin kullanılmasını destekleyen bir içgörüdür. Bu içgörü, toplumun genel normlarıyla çeliştikçe modern insan ile toplum arasında çatışma meydana gelmektedir.
İnsanın toplumla ve değerlerle çatışması yani uyuşamaması
Toplum binlerce yıllık bir gelenek sentezidir. Yani toplumsal alanda bireyden ziyade ortak davranış kalıpları mevcuttur. Bu durum ise insanların nasıl davranması gerektiğine dair sorgulanmadan kabul edilen yargılar doğurmuştur.
İnsanın toplumla ve değerlerle çatışması yani uyuşamaması aslında modern toplumun yaşadığı çıkışsızlıkla eş değerdir.
Modern insan sorgulayan insandır. İşte bu yüzden toplumun genel kabullerini sorgular ve bu yargıların birçoğunu kabul etmek istemez. Bu durumda ortaya “insanın toplumla, değerlerle çatışması” durumu çıkar.
Toplum ve değerlerle çatışmak, en çok da insanı yalnızlığa iter. Kimsenin onu anlamadığı düşüncesini destekler.
Ancak burada kastedilen değerlerle çatışmak, düşünce ürünü bir durumdur. Yani düşünmeden sadece çıkarlarına ters düştüğü için değerleri benimsememe farklı bir olgudur.
Bireyin toplumsal normları sorgulaması aslında olumlu bir hadisedir. Fakat gelenek ve kültürü tamamen inkâr etmek de doğru değildir. Önemli olan çağın imkân ve gerekliliğine uygun olan, hümanist gelenekleri yaşatabilmektir.
Toplumsal norm nedir?
Kamusal bir davranışı kontrol etmek için isteğe bağlı uyaranların tekrar tekrar kullanılmasının bir sonucu olarak kademeli olarak ortaya çıkan kanunlara toplumsal norm denir. Toplumsal normların yazılı olması şart değildir. Yazılı olmayan yani gayrı resmi normlar, insanların günlük yaşamda izledikleri genel kabul görmüş ve geniş çapta onaylanan rutinleri temsil eder.
Bu resmi olmayan normlar çiğnendiği takdirde her zaman yasal cezalar veya yaptırımlar getirmez. Bunun yerine birçok kez azarlamalar, uyarılar veya ötekileştirmeler ortaya çıkar. Örneğin alkol almak Orta Doğu toplumlarının önemli bir bölümünde toplumsal olarak hoş karşılanmaz. Fakat bu eylemin birçok Orta Doğu toplumunda yasal bir cezası yoktur.
Normlar, norm girişimcileri tarafından bilinçli insan tasarımı yoluyla da oluşturulabilir. Nitekim normlar, grupların davranışsal beklentilerini açıkça özetlediği ve uyguladığı durumlarda resmi olarak ortaya çıkabilir. Yasal normlar tipik olarak tasarımdan doğar. Örneğin kırmızı ışıkta durmak insan tasarımı bir normdur.
İlk yorum yapan siz olun