Sayısal verilerden yararlanma nedir?

Matematiksel değerlerin bir paragraftaki anlamı güçlendirmek amacıyla kullanılmasına sayısal verilerden yararlanma denir. Kısacası bu düşünceyi geliştirme yolu; bir metni, matematiksel bir ifade ile zengin hâle getirmedir.

Sayısal veriler denince akla yüzdelik değerler, sıralamalar, sayısal diziler ve ölçüsel değerler gelir. Ancak saat, yıl ve tarihlerin durumu tartışmalıdır. Bu konuda gerekli açıklamaları aşağıdadır.

Mehmet Kurudayıoğlu bu tekniği şu şekilde tanımlamaktadır:

Bu yöntemde bir görüş bildirilirken, bu görüşle ya da konuyla ilgili daha önce yapılmış çalışmalarda ortaya konulmuş sayısal veriler kullanılabilir. Daha çok istatistiksel bilgiler sunulacağında kullanılan bir yöntemdir. Bilimsel yazılarda daha çok kullanılır. (Kaynak)

Tarihler sayısal verilerden yararlanmaya girer mi?

Tarihler sayısal verilerden yararlanmaya girer. Çünkü tarihlerle sayısal işlem yapmak mümkündür. Örneğin 1960 yılında doğan bir kişi 2000’de 40 yaşında olur. Bunu 2000’den 1960’ı çıkararak bulabiliriz. Aynı sebeple tarihler gibi saatler de sayısal veri olarak kabul edilir.

Tarih, yıl ve saatler he ne kadar sayısal veri olsa da oranlar ve gerçek sayılar gibi doğrudan matematiksel bir ham madde değildir. Bu sebeple neyin sayısal veri olduğuna dair tanımlar, bu kapsama alınacak verilerin kapsamını da etkiler. Nitekim ÖSYM bunu dikkate alarak sayısal verilerden yararlanma sorularında tarih ve saat gibi ibarelerden kaçınmaktadır. Bunun sebebi tartışmaları önlemektir.

Sayısal verilerden yararlanma yazıyla yazılır mı?

Bir yerde sayısal verilerden yararlanma olup olmaması nasıl yazıldığı ile ilgili değildir. Nitekim yazı ile de sayısal veriler okura aktarılabilir. Önemli olan sayısal veri olarak alınan şey ile işlem yapılıp yapılamayacağıdır.

ÖSYM şimdiye kadar bu tarz sorularda sayısal verileri yazı ile yazmamıştır. Ancak bu bundan sonra bu şekilde bir soru sorulmayacağı anlamına gelmemektedir.

Aşağıdaki metindeki kalın punto ile yazılan yerler sayısal veri örneğidir:

Kapının yanında duran %30’luk tepkime olasılığı bulunan sıvının adını bilmiyorduk. Bu sıvı, hepimizin yüreğini kıpır kıpır etmişti. Bazılarımız yeni bir element bulduğumuzu düşündü. Ayağa kalktım ve 1,3 yoğunluğa sahip bu sıvıyı avucuma aldım. Herkes bana şaşkın ama minnettar bakışlarla bakıyordu.