Ne İçindeyim Zamanın şiiri, poetik incelemesi Bergsoncu zaman tasavvuruyla özdeşleşen hece ölçüsüyle yazılmış bir Ahmet Hamdi Tanpınar eseridir. Eserde yaşanılan dünya Bergsoncu anlayışa uygun olarak uyku ve uyanıklık arasındaki üçüncü bir boyutu temsil eder. Bu durum edebiyat teorisinde “uykudaki bilinç” olarak bilinir. Nitekim uykudaki bilinç, sürrealist ve maskesiz bir dünyaya işaret etmez. Bunun aksine gerçekten uzaklaşılan noktadaki mantık boşluklarını hayaller kapatır. Bu yüzden Ahmet Hamdi “Eşik Şairi” lakabıyla bilinir.
Şiirin İncelemesi
Ne İçindeyim Zamanın şiirinin ilk dörtlüğü zamanın yavaşladığı ve dünyanın sessizleştiği bir dünyayı inşa eder. Bu dünyada gerçekler kırılgan ışık huzmeleri gibidir. Huzmeler kırıldıkça ortaya şiirin devasa Güneş prizması çıkar. Anlam yoğunluğu uykudaki bireyi uyandırır, uyku hâli yavaşça son bulur.
Ne içindeyim zamanın, Ne de büsbütün dışında; Yekpare, geniş bir anın Parçalanmaz akışında.
Şiirde zaman aslında her şeyi kapsayan ve denetleyen varlık çarkıdır. Her şeyin üzerindedir. Bu sebeple zaman kelimesinin şiirde kazandığı anlam gündelik dildeki kullanımlardan oldukça uzaktır. O hâlde zaman kelimesi tüm şiir için bir temsili istiare örneğidir.
Bir garip rüya rengiyle Uyuşmuş gibi her şekil, Rüzgarda uçan tüy bile Benim kadar hafif değil.
Şair ikinci dörtlükte varlığı “his” ile bağdaştırır. Tıpkı empresyonist sanatçılar gibi görüneni değil algılananı esas alır. Böylelikle kendini bir düş âleminde fikirden ibaret bir hafiflik içerisinde bulur. Madde ve his arasındaki tezatlığın birleştiği köprüde duran şair, yine de hisse daha yakındır. Şiirin bu dörtlüğünde şair kendisini uçan bir tüye benzeterek teşbihibeliğ söz sanatından yararlanmıştır.
Başım sükutu öğüten Uçsuz bucaksız değirmen; İçim muradına ermiş Abasız, postsuz bir derviş.
Bu dörtlükte de ön plana çıkan sanat teşbihibeliğdir. Şair başını değirmene, içini ise dervişe benzetmiştir. Bununla birlikte benzetme edatı kullanmadığında tıpkı yukarıdaki dörtlükte olduğu gibi teşbih değil teşbihibeliğ sanatına başvurmuştur. Yukarıdaki dörtlük madde ve his arasındaki zıtlıkların açığa çıkmasını ortaya koymaktadır. Nitekim baş, düşünmeyi ve gerçekliği temsil etmektedir. İnsan aklının sesini dinledikçe tıpkı onu bir derviş gibi sessizliğe kavuşturan duygularının çemberinden çıkmaktadır. Hayatın bireyi bir değirmen gibi ezen karmaşası böylelikle yeniden başlamaktadır.
Öyleyse bu dörtlükte baş “gerçeklik”, “iç” ve “derviş” ise “hayal”i simgelemektedir. Yani bu iki kelime ile açık istiare yapılmıştır.
Kökü bende bir sarmaşık Olmuş dünya sezmekteyim, Mavi, masmavi bir ışık Ortasında yüzmekteyim.
Son bentte hayatın trajedisini ortaya seren şair maddi dünyanın karmaşasını bir sarmaşığa benzetmiştir. Mavi ışık ise uyku ile uyanıklık arasındaki hâlin farklı bir tasviridir. Gökyüzünü yani uçsuz bucaksız hayalleri çağrıştırmaktadır. Bu çağrışımın seçilmesinde geleneksel olarak Türk şiirinde zaman ve felek kavramlarının ilişkili olarak görülmesi etkilidir. Ayrıca burada ışık açık istiaredir.
Ne İçindeyim Zamanın Şiiri Kaynakçası
Çetin, M. A. (2017). Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Bütün Eserlerine Doğru: Hep Aynı Boşluk.
Korkut, E. (2005). Şiir dili ve bir çözümleme örneği: Tanpınar, “Ne içindeyim zamanın”. Türkbilig, (9), 103-112.


[…] Ne İçindeyim Zamanın Şiiri İncelemesi ve Şiirdeki Söz SanatlarıNe İçindeyim Zamanın Şiiri İncelemesi ve Şiirdeki Söz Sanatlarıyonetici1 tarafındanNe İçindeyim Zamanın şiiri, poetik incelemesi Bergsoncu zaman tasavvuruyla özdeşleşen hece ölçüsüyle yazılmış bir Ahmet Hamdi Tanpınar eseridir. Eserde yaşanılan dünya Bergsoncu anlayışa uygun olarak… […]