Süheyl ü Nevbahar, Mesut bin Ahmed yani Hoca Mesut tarafından Farsçadan Türkçeye tercüme edilen mesnevi türündeki eserdir. Yapıt, Eski Anadolu Türkçesi Dönemi‘ne ait olup 14. yüzyılda yazılmıştır. Süheyl ü Nevbahar, agaz-ı destan bölümünden başlayarak beşeri bir aşkı anlatmaktadır. Bu açıdan eser, Anadolu sahasındaki beşeri aşkı anlatan aşk mesnevilerinin ilkidir. Eserin tam metni, çevirisi ve dizini için tıklayınız.
Süheyl ü Nevbahar, konu olarak Yemen emirinin oğlu Süheyl’in Çin hükümdarının kızına ulaşmak için verdiği insanüstü çabayı anlatan bir aşk kitabıdır. Mesnevi türündeki eserde, yer yer alegorik bir dil gözükür. Bununla birlikte anlatılan aşk beşeridir. Eserin özeti şu şekildedir:
Yemen ülkesinin padişahı Bahr’ın çocuğu yoktur. Taht ve tacının başkalarına kalacağı endişesine kapılan padişah, Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için, kendisine bir erkek evlat ihsan edeceğini umarak, hazinelerini halka açar, onlara bol izzet ve ikramlarda bulunur. Padişah, halkının hayır ve duaları ile bir erkek evlada sahip olur ve çocuğuna Süheyl ismini verir.
Yasin KILIÇ
Süheyl iyi yetiştirilmiş bir gençtir. Delikanlı çağında tahta çıkar. Ardından saraydaki gizli bir bölmeye girdiğinde Çin prensesinin resmini görür, ona âşık olur. Artık tek amacı Nakkaş ile birlikte Nevbahar’ı bulmaktır.
Kızı aramak için Çin’e giden Süheyl, Nevbahar’ın gönlünde yer edinir. Ona kavuşmak için zindana düşer, binbir türlü eziyet çeker. Nevbahar’a kavuşmak için Salûk, Kaytâs, Cühûd gibi rakipleriyle mücadeleye tutuşur. Nitekim her türlü zorluğun üstesinden gelen iki âşık, mesnevinin sonunda birbirine kavuşur.
Süheyl ü Nevbahar’ın dili dönemine göre oldukça sadedir. Bununla birlikte eserde birçok Arapça ve Farsça kelime bulunmaktadır. Aruz ölçüsü ile yazılan eserin kalıbı fa’ûlun fa’ûlun fa’ûlun fa”ul biçimindedir. Ayrıca metinde Hoca Mesud’un yeğeni İzzeddin Ahmed’in de katkısı bulunduğu bilinmektedir.
Müellif eserinin yazılış amacını, kendi öz dilinde bir eser ortaya koymak olarak ifade etmiştir. Nitekim edebiyat ve bilim dili olarak Farsça ve Arapçanın tercih edildiği bir dönemde bu söylem Türkçe açısından çok kıymetlidir.
Şair eserinin ismini Kenzü’l-Bedayi olarak ifade etse de eser Süheyl ü Nevbahar olarak tanınmıştır. Eserin çok sayıda nüshası vardır. Bunların içerisinde Mordtmann ve Dehri Dilçin nüshaları en bilinenlerdir. Ayrıca manzum bir mesnevi olan eserin zamanla mensur (düzyazı) nüshaları da vardır. Bu da eserin sevilerek okunduğunu göstermektedir.
Eser her ne kadar Farsçadan tercüme olsa da mesnevinin Farsça nüshası kayıtlarda yoktur. Bununla birlikte Ali Cin (2012) eserin aslının Hint coğrafyasına ait ögeler taşıdığını söylemiştir.
Eserin gün yüzüne çıkmasını sağlayan Mordtmann ayrıca eserin yazılma tarihini de saptamıştır. Ona göre eserde yer alan “yedi yüz elli seksen yıl” ifadesi, metnin hicri 750-780 yılları arasında tamamlandığını ima etmektedir.
Eserin hicri tarihi miladi olarak 1349-1350‘ye tekabül etmektedir. Bu da 14. yüzyıla denk gelmektedir. Bahsi geçen yüzyıl, Anadolu’da Türk nüfusun gittikçe yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu da Eski Anadolu Türkçesi ile yazılan önemli eserlerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamıştır.
Özet Kitapçığıİndir 16–18 Mayıs 2025 tarihleri arasında Buhara’da düzenlenen Uluslararası Dil ve Edebiyatta Sağlık Sempozyumu,… Daha Fazla
Yazar Alper Sadıç’ın 7. kitabı Islak Tezgâh, 25 minimal öyküden oluşmaktadır. Mythos Kitap aracılığı ile… Daha Fazla
Şiir severlerin heyecanla beklediği 11. Simit Çay Edebiyat Etkinlikleri Şiir Yarışması sonuçlandı! Türkiye'nin dört bir… Daha Fazla
DUYURU: 11. yarışmanın sonuçları 1 Nisan 2025'e kadar simitcay.com'dan açıklanacaktır. Şiir Yarışması 2025: Simit Çay Edebiyat… Daha Fazla
APA 7 Atıf Sistemi, Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association) tarafından geliştirilen bir kaynak gösterim… Daha Fazla
Brezilya’dan Japonya’ya İnsan Manzaraları, farklı coğrafyalarda yaşayan insanların hayatlarını, kültürlerini ve hikâyelerini bir araya getiren… Daha Fazla