Romantizm akımı nedir, temsilcileri kimlerdir? Romantizm, 19. yüzyılın sonlarında Fransa’da etkili olan bir sanat akımıdır. Klasisizme tepki olarak ortaya çıkan romantizm sanat sanat içindir anlayışına karşıdır. Sanat toplum içindir görüşünü savunan bu akım; bilim, mantık ve aklın önüne duyguları koymuştur. Aydınlanma Çağı ve Sanayi Devrimi’nin getirdiği katılık ve aristokrat bakış açılarını reddetmiştir.
“Romantizm nedir?” diye topluma bir soru yöneltilirse muhtemelen çok farklı bakış açılarıyla karşılaşılır. Hatta romantizm akımının özellikleri bağlamındaki bu farklı bakış açıları nedeniyle ders kitaplarında “Romantizm kelimesinin size çağrıştırdıklarını söyleyiniz.” diye geleneksel bir soru dahi vardır. Demek ki romantizmin gündelik hayattaki çağrışımı ile edebiyat alanındaki karşılığı oldukça farklıdır. Ayrıca PDF formatındaki romantizm testini buradan indirebilirsiniz.
Romantizm, 18. yüzyılın ortalarından itibaren özellikle Fransız İhtilali’nin etkisiyle Avrupa’da ortaya çıkmıştır. Nitekim sosyal bir hareketin sonucu olarak başta edebiyat olmak üzere tüm sanat dallarını ve entelektüel hayatı derinden etkilemiştir. Özellikle edebiyat alanında 19. yüzyılın ikinci yarısına kadar büyük bir hakimiyet kurmuştur. Edebiyattan klasisizmin izlerini silmiştir.
Akımın en önemli örnekleri arasında Victor Hugo’nun Notre Dame’ın Kamburu ve Sefiller romanları gelmektedir.
Bu akım klasisizmin akla değer verip duyguyu dışlayan bakış açısına, mükemmeliyetçiliğe ve kuralcılığa karşı bir başkaldırıdır. Böylelikle geleneksel değerler, din, insani duygular ve milliyet kavramı yeniden sanatsal ürünlerde özne hâline gelmeyi başarmıştır. Realizm ve natüralizmin ortaya çıkışı ile güç kaybetmeye başlayan romantizm, 20. yüzyıla geldiğimizde büyük oranda edebî alandaki baskınlığını yitirmiştir.
Burada bilinmesi gereken en önemli husus romantizmin klasisizme tepki olarak ortaya çıkmasıdır. Bunu açarsak romantizm; aristokratların akılcı ve diğer insanları hakir gören tavrına karşı çıkar. Ayrıca Sanayi Devrimi’nin halk tabakalarını birer kazanç vasıtası olarak gören acımasızlığını eleştirir. Nitekim romantizmde insanın bir makine olmadığı, duygularıyla var olması gereken bir canlı olduğu savı güçlü bir tezdir. Bu yüzden toplum için sanat görüşü hakimdir. Romantizmin bu yönüyle sosyal açıdan liberalizm, muhafazakârlık ve milliyetçilik kavramlarıyla yakından ilgisi vardır.
Romantizm yüksek halk kitlelerinin önemsendiği edebî anlayışı reddeder. Sokağı ve sıradan insanları edebî bir özne hâline getirir. Halkın gücüne vurgu yapar. Toplumsal sorunlara karşı ilgilidir. Topluma seslenme kavramının çok güçlü olduğu bu akım, bazı durumlarda toplumu eğitmeyi kendisine bir ödev olarak kabul eder. Bu tarz bir romantizmin Türk edebiyatındaki en büyük temsilcisi Ahmet Mithat Efendi’dir.
Bu akım, duygu yoğunluğunu gerçek bir estetik deneyim kaynağı olarak görmüştür. Bu sebeple halk bilimi ögelerini, geleneksel inançları, doğaçlama halk müziğini ve eski geleneği önemli bir edebî araç hâline getirmiştir. Rasyonalizm gibi Aydınlanma Çağı’nın akılcı yaklaşımlarından bunalan halk tabakalarının sesi olmuştur. Romantik eserleri okuyan birey bir nevi sanayileşen ve kentleşen dünyanın yaşadığı buhran ve çıkışsızlığı geçmişe sığınarak geçiştirmeye çalışmıştır.
Romantizm aslında akıl yerine sezgiciliği öneren Almanların “Sturm und Drang” hareketine dayanır. Bununla birlikte rmantizmin etki alanını genişletmesi Fransız İhtilali ile mümkün olmuştur. Bu akım toplumsal bir misyon üstlenmesi yönüyle toplumlar için kahramanlar öneren bir retorik kimliğe bürünmüştür. Millî unsurlar eserlerin önemli bir ögesi durumuna gelmiştir. Hayal gücünü teşvik eden bu akım aklı önceleyen realizmin ortaya çıkışıyla etkisini kaybetmiştir.
Romantizm Türk edebiyatında özellikle Tanzimat I. Dönem’de etkili olmuştur. Bu dönemde Namık Kemal ve Ziya Paşa romantizmin öncüsü olmuştur. Ayrıca Ahmet Mithat Efendi ise Tanzimat Dönemi’nde romantik romanlar yazmıştır. Onun romanlarında anlatıcının araya girerek okurlara çeşitli bilgiler vermeye çalışması romantizmin toplumcu yanını örneklemektedir.
Tanzimat II. Dönem’de Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası adlı eseriyle birlikte romantizm yerini realizme bırakmıştır.
Türk edebiyatında romantizm düzyazıdan Servetifünun ile birlikte neredeyse tamamen silinmiştir. Ancak şiirde romantik duyguları sürdüren birçok yeni şair çıkmıştır. Çünkü aşk, sevgi ve milliyetçilik gibi konular için romantizm elverişli bir altyapı sunmaktadır.
Özet Kitapçığıİndir 16–18 Mayıs 2025 tarihleri arasında Buhara’da düzenlenen Uluslararası Dil ve Edebiyatta Sağlık Sempozyumu,… Daha Fazla
Yazar Alper Sadıç’ın 7. kitabı Islak Tezgâh, 25 minimal öyküden oluşmaktadır. Mythos Kitap aracılığı ile… Daha Fazla
Şiir severlerin heyecanla beklediği 11. Simit Çay Edebiyat Etkinlikleri Şiir Yarışması sonuçlandı! Türkiye'nin dört bir… Daha Fazla
DUYURU: 11. yarışmanın sonuçları 1 Nisan 2025'e kadar simitcay.com'dan açıklanacaktır. Şiir Yarışması 2025: Simit Çay Edebiyat… Daha Fazla
APA 7 Atıf Sistemi, Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association) tarafından geliştirilen bir kaynak gösterim… Daha Fazla
Brezilya’dan Japonya’ya İnsan Manzaraları, farklı coğrafyalarda yaşayan insanların hayatlarını, kültürlerini ve hikâyelerini bir araya getiren… Daha Fazla
Yorumlar