Şeref Hanım, divan edebiyatının 19. yüzyılda yetişen kadın şairlerindendir. Divan edebiyatının edebi yönü en güçlü kadın şairlerinden kabul edilir. Edebi kişiliğini özetleyecek olursak:
Şeref Hanım is one of the female poets of divan literature in the 19th century. Divan literature is considered one of the most powerful female poets in the literary aspect. To summarize his literary personality:
Şair Şeref Hanım, 1808’de Kahire’de doğan 19. yüzyıl kadın divan şairidir. Şeref Hanım, şiir geleneği olan bir ailede dünyaya gelmiştir. Babası Molla Mehmet Nebil Bey klasik şiiri tanıyan ve şiirleri olan bir kişidir. Ayrıca şairin dedesi de hem klasik şiirle uğraşmış hem de tarih yazıcılığı yapmıştır. Ayrıca şairin soyu Osmanlı sadrazamlarından Abdullah Nâ’ilî Paşa’ya dayanmaktadır. Bursalı Mehmet Tahir’e göre Şeref Hanım bir Mevlevi’dir.
Şeref Hanım’ın doğumu babasının Mısır’daki memuriyetine denk gelmektedir. Kahire’de dünyaya gelen Şeref Hanım, bir süre sonra babasının Mısır’dan ayrılması ile İstanbul’a dönmüştür. Ancak Şeref Hanım’ın İstanbul’da doğduğunu söyleyen kaynaklar da vardır. Şair sıralı bir eğitim almasa da babası tarafından özel bir ilgi ile eğitilmiştir.
Şairin yaşamının büyük bir kısmı İstanbul’da geçmiştir. Şeref Hanım’ın saraya kadar uzanan geniş bir çevresi vardır. Bundan dolayı şiirlerinde padişah ve saray motiflerini bolca işlediği görülmektedir. Şairin bir Gelibolu seyahati dışında İstanbul’un dışına çıkmadığı bilinmektedir. Saygın bir ailenin kızı olmasına rağmen sıkıntılı bir yaşam geçiren Şeref Hanım’ın Nahiye adındaki kız kardeşi onun yaşam boyu en büyük yardımcısı olmuştur. Aile ölümlerinin art arda gelmesi ve ölenlerin ardında mirastan daha fazla borç bırakması şairi Ali Paşa’dan yardım istemek zorunda bırakmış, Ali Paşa’nın emriyle kendisine bir miktar aylık bağlanmıştır.
Şairin evlenip evlenmediği konusunda kaynaklarda herhangi bir bilgi yoktur. Ancak şiirlerinden anladığımız kadarıyla özellikle dönemindeki bazı olumsuz olaylar onu evlilikten soğutmuştur. 1861’de vefat etmiş, Yenikapı Mevlevihanesi’nde bulunan çınar altına gömülmüştür.
Şeref Hanım, gerek klasik nazım biçimlerini kullanmadaki başarısı gerekse şiirindeki anlam akıcılığı ile edebiyatımızdaki kadın şairler arasında önemli bir yere sahiptir.
Yine Muallim Naci: “Hayli güzel sözü vardır.” diyerek Şeref Hanım’ın şairliğini övmüştür. (Turunçel: 6-8)
Şeref Hanım 19. yüzyılda yaşamış en önemli kadın şairlerimizden biridir. O da diğer kadın şairler gibi şiirlerini bir erkek nidasıyla söylemiştir. Onun şiiri hem konu hem de anlam bakımından mevcut divan geleneğiyle paraleldir. Ancak Nedîm ile birlikte edebiyatımızda zirveye çıkan yerel söyleyişlerden yararlanma anlayışı Şeref Hanım’ın şiirlerinde de görülmektedir. Örneğin çok sevdiği kedisinin ölümünden sonra yazdığı birçok şiirinde kedisinden bahsetmiştir. Yine içten bir sızı ile anlattığı yalnızlık duygusundan, derin bir iç çekişi hissettiğimiz gazellerine kadar akıcı ve açık bir şiir oluşturmuştur.
Özellikle Münâcât’ının akıcılığı tezkireciler tarafından övgüye değer bulunmuştur. Bunun yanında o, bir kaside şairidir. Özellikle padişahlara yazdığı kasideler yaşama bakışını da ortaya koymaktadır. Divanından anladığımız kadarıyla şair, yaşadığı dönemin yenilikçi padişahları III. Selim ve II. Mahmut’a yürekten bağlı bir kişidir. Devletin geleceği için yapılan yeniliklere karşı durmayan ve yenilik hareketlerini bir adalet mücadelesi olarak gören Şeref Hanım aydın bir insandır.
Yaklaşık 125 adet düşürdüğü tarih vardır. (Mardin, 1994: 96) Şeref Hanım’ın mütevazı şiiri kuşkusuz edebiyatımızın taç eserlerinden biri olacak nitelikte değildir. Ancak onun dilindeki açıklık ve doğallık dönemindeki birçok erkek şairin ulaşamadığı bir yetenektir. Ayrıca Türk kadınının kültür yaşantısına dâhil olması noktasında Şeref Hanım gibi isimlerin yadsınamaz bir yeri vardır.
MÜNACAT (mefâîlün mefâîlün) Zebûn-ı nefs-i meyyâlim Aman yârab, aman yârab Bilirsin cümle ahvâlim Aman yârab, aman yârab Felek hâl-i dili herbâr Eder mihnet ile düşvâr Bu hâletten beni kurtar Aman yârab, aman yârab Aceptir cümle etvârım Aman yârab, aman yârab ....
ACEP REDİFLİ GAZEL (mef’ûlü / fâilâtü / mefâîlü / fâilün) Lâl etti hasretin dahi gelmez misin acep Öldürdü firkatin, dahi gelmez misin acep Bitmez mi nice bir kanı insâf ü merhamet Ellerle ülfetin, dahi gelmez misin acep Yâd eyle rûz-ı mahşeri ey şûh, cânıma Kıymak mı niyyetin dahi gelmez misin acep Bir gün helâk eder beni elbette sevdiğim Ümmid-i vuslatın, dahi gelmez misin acep Hep yâde lutfun âh Şeref-i dilşikesteye Hiç yok mu şefkatın, dahi gelmez misin acep
MAİLDİR REDİFLİ GAZEL (mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün) Dil-i şûride hayfâ yâre yâr ağyâre mâ'ildir Bilinmez hikmeti bülbül güle gül hâre mâildir Olursun pür gazab ben arz-ı hâl ettikçe sen ammâ Cefâkârım mizâcın, çâre ne ağyâre mâildir Şikâyet sanma renc ü zahm-i aşk eyler isem izhâr Tabîbe hasta elbet derdini iş'âre mâildir Kaçınmaz şûle-i dîdâr-ı yâre cân atar dâim Benim mürg-i dilim pervâne-âsâ nâre mâildir Eder tahsîn nazm-ı dilküşâsın eylesen tanzîr Şeref tab'-ı selîsim böyle hoş güftâre mâildir
BULUNMAZ REDİFLİ GAZEL (mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün) Âlemde gönül dilber-i râna mı bulunmaz Vasl olmaz ise beyhûde dülyâ mı bulunmaz Hâmûş eden aczimdir efendim beni yoksa Ruhsat olcak dilde temennâ mı bulunmaz Bilmem ne tekâsül eder ol gamze-i hunbâr Uşşâkını katletmeğe fetvâ mı bulunmaz Çık gülşene seyret sana ey şem'-i cihansûz Pervâne mi yok bülbül-i şeydâ bulunmaz Vâkıf edemem yoksa Şeref istesem ol şûh Arz etmeğe ahvâlimi tenhâ mı bulunmaz
OLMAZ İMİŞ REDİFLİ GAZEL (fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün) Yârsız bildim kişi bir lâhza şâd olmaz imiş Seyr-i bâğ ü râğ ile gönlü küşâd olmaz imiş Ülfet-i ahbâb u zevk-i mâhitâb ile meğer Âşık-ı bîçâre mesrûru'l-fû'ad olmaz imiş Saldı girdâbı firâka keştii ümmidimi Rûzigâr-ı zôrkâre îtimâd olmaz imiş Çâre ne ehl-i muhabbet sâye-i dildârda İltifâta âşinâ hicrâna yâd olmaz imiş Her gönülde var imiş bir ukde elbette Şeref Kimse şartınca felekte bermurâd olmaz imiş
YOK REDİFLİ GAZEL (fâilâtün / mefâilün / feilün) Lâhza arama iktidarım yok Çâre ne yârsız kararım yok Bana nâlem yeter hazin hazin Ötme bülbül yanımda yârim yok Yâr ile yâd edip geçen vakti Ağlarım elde ihtiyârım yok Beni bu hasret öldürürse gelip Der mi âşıkı nizarım yok Hep Şeref bitti sabr ü sâmânım Âhdan gayri şimdi kârım yok
YOK REDİFLİ GAZEL (feilâtün / feilâtün / feilâtün / feilün) Verse hûbâna nola âşık-ı bîçâre Şeref Andelib ile gelir hep gül ü gülzâre şeref Yâd edersen ne aceb lâli leb-i cânânı Lâfz-ı rengin verir sûret-i güftâre şeref Akl ü fikrim gibi bin şevk ile gitti çokdan Hâk-i dergâhına yüz sürmek için yâre Şeref İltifâta bilirim haddimi lâyık değilim Versin âzârı yeter bu dil-i gamhâra şeref Bezm-i ağyârda derlerse inanmam yâri Giremez çünkü gönül hâne-i idbâra şeref Dil-i şâirde muhabbetten eser olmaz ise Veremez söylese de ben gibi eş'âra şeref Şerefi belki bu tâkrib ile yâd eyler o şûh Mahlasım kâfiye olsun bu nev âsâra Şeref
OLDU GEL REDİFLİ GAZEL (fâilâtün / fâilâtün / fâilâtün / fâilün) Mübtelâ-yi firkatin şâyân-ı ihsân oldu gel Çâresâzım haste dil muhtâc-ı dermân oldu gel Kara bahtım eyledi encüm-şumâr-ı intizâr Sensiz ey mehrû manend-i zindân oldu gel Sanma eski mâcerâ şimdi firâkınla senin Eşk-i çeşmimden benim tecdîd-i tûfân oldu gel Hâk-ıi pâyeyinden selâm olsun getir bâd-ı sabâ Nice demerdir gönül mehcûr-ı cânân oldu gel Hâsidan memnun, gönül mahzun, ciğer pürhûndur Bu Şeref bin dert içinde kaldı hayrân oldu gel
EDEMEZSİN REDİFLİ GAZEL (mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün) Can vermede yâre gönül ikdâm edemezsin Gel geç emel-i vasldan ibrâm edemezsin Keşfeyleme nâ-ehle sakın hâlet-i aşkı Temsîl ile teşbîh ile ilzâm edemezsin Rânâ bilirim ey dil-i dîvâne o şûhun Bağlanmayacak zülfüne ârâm edemezsin Dökmekle ser-i râhına sen dâne-i eşki Ol âhu yu vahşiyi dilârâm edemezsin Şerheyleme beyhûdedir ahvâlimi yâre Bin böyle gazelle Şeref ifhâm edemezsin
ELİNDEN REDİFLİ GAZEL (mef’ûlü / mefâîlü / mefâîlü / feûlün) Almak güç imiş yârimi ağyârın elinden Bülbül gülünü kurtaramaz hârın elinden Pür âteş olup gitti yanımdan o cefâcû Yanıp yakılırken dil-i nâçârın elinden Cevre beni şâyeste görür, lütfe rakibi Feryâd o sitemkâru o gaddârın elinden Olmaz mı girîbânımı almak bana rûzî Endişe-i ağyârı tebehkârın elinden Her vechile sığmaz Şeref evrâk-ı sipihre Çektiklerimi yazsam eğer yârin elinden
MARDİN, Yusuf (1994), Şair Şeref Hanım, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları: Ankara.
TURUNÇEL, Gülperi, Şeref Hanım Divanı’nın Tahlili, tez çalışması, web.
Yazıyı hazırlayan: Ensar KILIÇ (2014). Bu yazının tüm hakları simitcay.com’a aittir. İzinsiz kullanılamaz.
APA 7 Atıf Sistemi, Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association) tarafından geliştirilen bir kaynak gösterim… Daha Fazla
Brezilya’dan Japonya’ya İnsan Manzaraları, farklı coğrafyalarda yaşayan insanların hayatlarını, kültürlerini ve hikâyelerini bir araya getiren… Daha Fazla
10. Simit Çay Edebiyat Etkinlikleri Şiir Yarışması, dünyanın dört bir tarafından ve farklı geçmişlerden gelen… Daha Fazla
Tarih, edebiyat ve kurmaca kavramları birbirleriyle derin bir ilişki içinde olan, ancak her biri farklı… Daha Fazla
Tatilde deniz suyunun sıcak olmasını tercih edenler için Türkiye, birbirinden güzel plajları ve sıcak deniziyle… Daha Fazla
Emir Timur, Türk kökenli büyük bir savaşçı ve devlet adamıdır. Bununla birlikte, etnik geçmişinde Moğol… Daha Fazla
Yorumlar