Edebiyat yapmak, bir konuyu süslü sözlerle anlatıp sözü uzatmaya denir. Edebiyat sahası ise edebiyatın yapıldığı çevreyi ifade eder. Peki edebiyat yapmak, edebî bir eser oluşturmak anlamına niçin gelmez? Söz sanatları ve kapalılıktan uzak bir dille eser vermek olarak ifade edilebilecek “edebiyatsız edebiyat yapma tekniği” niçin ön plana çıkmıştır? Orhan Veli’nin Kitabe-i Seng-i Mezar şiiriyle Türk edebiyatına giren şiirsiz şiir anlayışı nasıl okunmalıdır?
Edebiyat kelime anlamı olarak “güzel olanlar” anlamına gelir. Bu anlama göre edebiyat güzel olanı anlatmalıdır. Ancak buradaki güzelliğin ahlakî-düşünsel bir güzelliği mi, yoksa üslup ve anlatımımı kapsaması gerektiği günümüz edebiyatında tartışma konusudur.
Edebî alan güzel zaman geçirme aracı olarak görülmemelidir.
Edebiyatın temel amacı insanın kendi varoluş bilgisine ulaşmasını sağlamaktır. Öyleyse edebiyatın temel amacı bilgi vermek değildir. Onun temel amacı sanatsal bir bakış açısıyla insanın gelişim sürecine katkı sağlamaktır. Edebi bir eser insanın gelişimine nasıl katkı sağlayabilir diye düşünebilirsiniz. Sandığınızın aksine edebî eserler ile toplumsal ve bireysel gelişim arasında kuvvetli bir bağ vardır. Edebiyat Düşünsel üretimi sağlar ve toplumların düşünce gelişimi için metaforlar üzerinden yeni bir anlam alanı oluşturur. İnsanların sanatsal kabiliyetlerini ve anlama yetilerini en iyi geliştiren araç edebiyattır.
Edebî eserler insanın kendisini tanımasını sağlar.
Edebiyat sayesinde insan o güne kadar hiç karşılaşmadığı, görmediği ve hissetmediği duyguları içselleştirme fırsatını yakalar. Böylece insanoğlu daha zengin bir duygu dünyasına edebi eserler sayesinde ulaşma fırsatı yakalar.
Dildeki ve edebiyattaki güzellik duygulardaki güzelliğin pekiştiricisidir.
Bu nedenle edebî zevk kavramını bilen insanların ruhi inceliklerinin de daha fazla olması beklenir.
Şimdi de edebiyatın tanımına gelelim. Edebiyat şüphesiz farklı kişiler tarafından farklı şekillerde tanımlanabilir.
2013’te yaptığımız yarışmada edebiyat için yapılan başlıca tanımlardan birkaçını sizlerle paylaşıyorum. Diğer tanımları okumak için şu bağlantıyı tıklayabilirsiniz.
Edebiyat ruhun kağıda teslim olması, insanı insana anlatma çabası. Ruhun var olanı içmesi, zamanı genç bırakan fısıltı. Bir derinlik izlenimi, varlık yokluk dilemması. Ne bir harf, ne bir kelime, ne bir cümle.. paragraf paragraf insan yalnızlığı. (Ferda TARA)
Edebiyat, dil zincirlerinin kırılarak, düşüncenin sonsuzluğuna nasıl ulaşılabileceğinin yegane göstergesidir. (Ceyhun)
Edebiyat; hayatımızın sanatsal karşılığıdır. İyi veya kötü yaşadıklarımızın estetik hali, ruhun kağıda yansımasıdır. (Remzi)
Edebiyat; iletişimde hayat köprüsüdür ve bu köprüden bütün insanlık bilerek ya da bilmeyerek geçecektir. Kökünden türeyen “edep” bir erdemdir. Suda ya da toprakta, köksüz hiçbir yeşillik olmaz. Bu fotosentezi sağlayan ise edebiyattır. (Nergiz GEÇER)
Edebiyat niçin yapılamaz?
Gördüğünüz gibi “Edebiyat nedir?” sorusuna duygu temelinde birçok farklı yanıt aldık. Öyleyse edebiyat istenildiğinde oluşturulabilecek belirli bir reçetesi ya da tarifi olan yazı yazma işi değildir. Yapma eylemi bilinçli bir şekilde belirli kurallar uygulandığında bir ürünün ortaya çıkarılabilmesini ifade eder. Oysaki isteyen kişi, istediği anda, istediği kalitede bir edebî eseri oluşturamaz. Çünkü edebî bir eser oluşturmak için taş ve çimento gibi maddi malzemeler değil her an her yerde bulunamayacak emsalsiz duygular ve dil gerekir. Bu duygular ise her yerde ve her kişide bulunmaz. Şairler bile yeterli duygu birikimine sahip olmadıkları anlarda şiir yazmadıklarını beyan etmişlerdir. Türkçedeki “ilham gelmesi” deyimi de bu durumu ifade etmek için kullanılır.
Sonuç olarak edebiyat yapmak, dili ve duyguları sıradan bir varlık gibi görüp estetikten uzak kelime yığınları oluşturmaktır. Edebî ve estetik zevklerden uzak bir şekilde, insanın duygu dünyasına hitap edemeyen ürünler ve söylemler “edebiyat yapmak” deyimiyle karşılanmıştır. Çünkü edebiyat boş ve gereksiz sözler topluluğu olmamalı, içkin anlamlar taşımalıdır.
Unutmayalım ki, edebiyat yapılan bir şey değil, duygu ve düşüncenin yoğunlaştığı estetik bir süreçtir.
Ensar KILIÇ
[…] bir insanın da bir şiir öznesi olabileceğini göstermiştir. Nitekim Garip Şiiri’nde edebiyat yapmak gibi bir kaygı yoktur. Nitekim Mehmet Kaplan, Garip Akımı’nın “şiirsiz […]
[…] Dönemi’nin ilk edebî topluluğu olan Yedi Meşalecilerin üyesidir. Aynı zamanda edebiyat tarihi ve teorisi üzerine birçok araştırma kaleme alan sanatçı, çok yönlü bir edebî […]