İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Kitabe-i Seng-i Mezar Şiiri İncelemesi (Tahlili) | Orhan Veli: Şiirsiz Şiir

Kitabe-i Seng-i Mezar, şiir tahlili ve poetik inceleme açısından Garip şiirinin özelliklerini en iyi yansıtan eserlerin başında gelir. Çünkü Orhan Veli Kanık bu şiirde sıradan insanın da bir şiir öznesi olabileceğini göstermiştir. Nitekim Garip Şiiri’nde edebiyat yapmak gibi bir kaygı yoktur. Mehmet Kaplan, Garip Akımı’nın “şiirsiz şiir” ya da “edebiyatsız edebiyat” devriminin Türk edebiyatındaki mimarı olduğunu ifade eder. Kısaca açıklayacak olursak edebiyatsız edebiyat, tüm söz sanatlarını şiirden dışlayarak yalın halk söylemini kullanmaya denir.

Kitabe-i Seng-i Mezar kimin eseri?

Sokak dilini şiire taşıyan Kitabe-i Seng-i Mezar, Garip şiirinin en önemli temsilcisi olan Orhan Veli Kanık’ın eseridir. Şiirin başlığı “mezar taşı yazısı” anlamına gelmektedir.

Şiiri okumak için tıklayın.

Kitabe-i Seng-i Mezar Şiirinin Tahlili

Kitabe-i Seng-i Mezar, Türk edebiyatında şiire bakış tarzını değiştiren önemli bir eserdir. Nitekim eserde şiir diline uyumsuz olduğu düşünülen nasır ve depo gibi kelimelerin kullanılması, şiirin yazıldığı dönemde çok sert tartışmaları beraberinde getirmiştir. Sonuçta Garip Akımı, şiirselliği öldürmekle suçlanmıştır. Ayrıca o döneme kadar şiir yazan toplumcu şairler bile şiirdeki insan figürünü Süleyman Efendi kadar sıradanlaştırmamıştır. Bu da tartışmanın önemli bir diğer boyutuna işaret etmektedir.

Uzunkaya şiirin Türk edebiyatına getirdiği yeniliği şu şekilde ifade etmektedir:

Orhan Veli, dönemindeki memleketçi edebiyat anlayışının dışına çıkıp küçük insanın dramını konu edinmiştir. Bu şiirle her şeyin şiirin konusu olabileceğini gösteren Orhan Veli, Süleyman Efendi’yi Türk şiirine konu etmiştir.

Uğur Uzunkaya

Şiirde yerleşik şiir anlayışına karşı olarak niteleyebileceğimiz şu unsurlar bulunmaktadır:

  1. Sanatlı söyleyişe tepki olarak eylemsellik ön planda tutularak çok fazla fiil kullanılmış, bu sebeple sıfatlara olabildiğince az yer verilmiştir.
  2. Hayatın içinde kullanılan en sıradan ifadeler ve şahıslar şiire yerleştirilmiştir.
  3. Sanatsal yapmacıklığa düşmemek için şiir estetiğinden uzak kelimeler kullanılmıştır.
  4. Şiir, konuşma dili havasını yansıtır. Eserde şiirsel üslup terk edilmiştir. Öyle ki sıradan bir insanın ayağını ayakkabısının vurması dahi şiirde bir konu hâlini almıştır.
  5. Daha İlhan Berk gibi II. Yeni şairlerinde de görülen sürrealizm, ifadenin düşünmeden akması yönüyle bu şiirde de görülmektedir.
  6. Garip sanatçıları şiirde folklora karşı olmalarına rağmen konuşma diline yansımış kalıp ifadeleri kullanmaktan çekinmemiştir. Şiirin sonundaki “Ölüm Allah’ın emri/Ayrılık olmasaydı.” ifadesi buna örnektir.

Süleyman Efendi Tiplemesi

Süleyman Efendi, Türk şiirinde sokağı yaşatan ilk tiptir. Bu yüzden Süleyman Efendi’nin yaşamaktan başka bir meziyeti yoktur. Nitekim eser bu yönüyle önceleri büyük tepkiler alsa da sonraları toplumsal bir katmanın şiirdeki iz düşümü olarak yorumlanmıştır. Orhan Veli, bu şiir tarzını Anlatamıyorum ve İstanbul’u Dinliyorum şiirlerine kadar sürdürmüştür.

Aşkaroğlu, Süleyman Efendi tiplemesini şu şekilde anlatmaktadır:

Süleyman Efendi tiplemesi, Orhan Veli Kanık’ın Kitabe-i Seng-i Mezar adlı şiirinde modern sıradan insanın dünya şartları karşısındaki çaresiz umutsuzluk imgesi olarak sunulmuştur. Bu çalışmanın amacı da bu şiirden yola çıkarak, modern insanı trajik hale sokan şartların irdelemesini yapmaktır.

Vedi Aşkaroğlu

Şiir şu şekildir:

Kitabe-i Seng-i Mezar

I

Hiçbir şeyden çekmedi dünyada
Nasırdan çektiği kadar;
Hatta çirkin yaratıldığından bile
O kadar müteessir değildi;
Kundurası vurmadığı zamanlarda
Anmazdı ama Allah'ın adını,
Günahkâr da sayılmazdı.

Yazık oldu Süleyman Efendi’ye.

II

Mesele falan değildi öyle,
To be or not to be kendisi için;
Bir akşam uyudu;
Uyanmayıverdi.
Aldılar, götürdüler.
Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü.
Duysalar öldüğünü alacaklılar
Haklarını helal ederler elbet.
Alacağına gelince...
Alacağı yoktu zaten rahmetlinin.

III

Tüfeğini deppoya koydular,
Esvabını başkasına verdiler.
Artık ne torbasında ekmek kırıntısı,
Ne matarasında dudaklarının izi;
Öyle bir ruzigar ki,
Kendi gitti,
İsmi bile kalmadı yadigâr.
Yalnız şu beyit kaldı,
Kahve ocağında, el yazısıyla:
"Ölüm Allah'ın emri,
Ayrılık olmasaydı."

Nasır Şiiri

Kitabe-i Seng-i Mezar şiiri içerdiği edebiyat geleneğine uygun olmayan kelimeler sebebiyle birçok farklı yaftalama ile karşılaşmıştır. Bunlardan en bilineni “Nasır Şiiri” kavramıdır. Bu kelime şiirin ikinci dizesinde bulunur: Hiçbir şeyden çekmedi dünyada/Nasırdan çektiği kadar(…)

Nasır kelimesi o güne kadar Türk şiirinde kullanılmayan ve şiir diline uygun olmayan bir sözdür. Ancak Garip Akımı’nın sokağa indirdiği şiir artık bütün kelimeleri özgürce kullanmaktadır. Garip Akımı’nın bu özelliğini eleştiren kişiler Kitabe-i Seng-i Mezar şiirinden “Nasır Şiiri” olarak bahsetmiştir.

Garip Hareketi’ne kadar Türk edebiyatında edebiyatın sadece güzel şeylerden bahsetmesi yaygındır. Bunda edebiyat kelimesinin etimolojik kökeni de etkilidir. Çünkü edebiyat edep kökünden türemiştir.

Kaynakça

Özet
Kitabe-i Seng-i Mezar Şiiri İncelemesi (Tahlili) | Orhan Veli: Şiirsiz Şiir
Başlık
Kitabe-i Seng-i Mezar Şiiri İncelemesi (Tahlili) | Orhan Veli: Şiirsiz Şiir
Açıklama
Kitabe-i Seng-i Mezar şiiri tahlili, incelemesi edebiyatsız edebiyat, şiirsiz şiir, Süleyman Efendi tiplemesi Ahmet Hamdi görüşleriyle.
Yayımcı
Ensar KILIÇ
Yayımlayan
Simit Çay Edebiyat (Akademik)
Logo

6 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir