İstanbul’u Dinliyorum şiiri incelemesi ve teması: Orhan Veli Kanık tarafından yazılan ve Garip Akımı’nın ikinci dönem özelliklerini yansıtan ve Kitabe-i Seng-i Mezar tarzından kesin bir kopuşu temsil eden eserdir. Bu yönüyle Anlatamıyorum şiiriyle birlikte İstanbul’u Dinliyorum şiiri de Orhan Veli’nin diğer tüm eserlerinden farklı olarak imajlarla yüklü bir şiirdir. Nitekim İstanbul’u dinliyorum gözlerim kapalı nakaratındaki göz metaforu, Garip şiirinin söz sanatları ile yavaş da olsa ilişki kurmaya başladığını göstermektedir.
İstanbul’u Dinliyorum şiirini okumak için tıklayınız.
İstanbul’u Dinliyorum, Orhan Veli Kanık tarafından yazılan bir şiirdir. Şiir, Garip Akımı’nın bazı özelliklerini göstermekle birlikte söz sanatları ve seçilen kelimeler yönüyle Orhan Veli’nin eski şiirlerinden ayrılır. Çünkü şiirde duyu organlarına hitap eden çok sayıda imaj vardır.
Bu şiirde sözcük yapımı “nasır” çizgisinden ayrılmış; çığlıklar, çıngırak sesleri gibi çağrışımsal sözcüklerle yalın ama derin bir yapı kurulmuştur. İstanbul’u Dinliyorum, daha sonra gelecek olan II. Yeni’nin sürralist portrelerinin yalın bir öncülü konumundadır. Nitekim şiirdeki imaj zenginliği diğer hiçbir Garip şiirinde olmadığı kadar fazladır.
Garip şiirinin aksine bu şiirde, sıfatlar ve adlaşmış sıfatların sayıda arttığı yani “şiirsiz şiir” anlayışından vazgeçildiği görülmektedir. Artık Orhan Veli şiiri tamamen soyuta kaymıştır: Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından. Ayrıca Orhan Veli bu şiiriyle İstanbul’u en iyi anlatan şairler arasına girmiştir.
Şiirin dili konusunda Saracoğlu şunları söylemektedir:
Orhan Veli’nin şiirlerindeki söz varlığı incelendiğinde görülecektir ki kullandığı sözcükler arasında daha çok ikilemeler, deyimler, konuşma diline özgü soru kalıpları, kalıp sözler ve özellikle de halkın kullandığı diğer çeşitli anlatım kalıpları bulunmaktadır.
Erdoğan SARACOĞLU
Gerçekten de bu şiir incelendiğinde mısra tekrarlarından sıkça yararlanıldığı görülecektir.
İstanbul’u Dinliyorum Şiiri ve İmaj
İstanbul’u Dinliyorum şiirinin en güçlü unsuru şüphesiz içerdiği imajlardır. Öyle ki “Bir kadının suya değiyor ayakları” gibi dizelerde, anlatılan duygu hissettirilmekle kalmamış; aynı zamanda zihinsel olarak gözlerimizin önünde canlı imajlar oluşmasını sağlamıştır. Bu durum İstanbul’u Dinliyorum şiirinin neden bu kadar çok sevildiğini açıklamaktadır.
Şiirde dikkat çeken bir diğer unsur mekânlardır. Şiirde Kapalıçarşı’dan Mahmutpaşa’ya kadar incelikle işlenmiş mekânlar mevcuttur. Nitekim şiirdeki mekân tasavvuru Necip Fazıl Kısakürek’in Kaldırımlar şiiri kadar soyut olmasa da kendi içerisinde tutarlı bir görsel zenginlik barındırmaktadır. Ayrıca mekânlar müdavimleriyle hoyratça resmedilmiş, şiir dili doğallaştırılmıştır. Bununla birlikte “kaldırım” motifi onun şiirinde de önemli bir çağrışımsal öge olarak kullanılır: Bir yosma geçiyor kaldırımdan/ Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar/ Bir şey düşüyor elinden yere.
İSTANBUL’U DİNLİYORUM
İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor; Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda; Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Kuşlar geçiyor, derken; Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda; Bir kadının suya değiyor ayakları; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Serin serin Kapalıçarşı Cıvıl cıvıl Mahmutpaşa Güvercin dolu avlular Çekiç sesleri geliyor doklardan Güzelim bahar rüzgarında ter kokuları; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Başımda eski alemlerin sarhoşluğu Loş kayıkhaneleriyle bir yalı; Dinmiş lodosların uğultusu içinde İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir yosma geçiyor kaldırımdan; Küfürler, şarkılar, türküler, laf atmalar. Bir şey düşüyor elinden yere; Bir gül olmalı; İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul`u dinliyorum, gözlerim kapalı; Bir kuş çırpınıyor eteklerinde; Alnın sıcak mı, değil mi, biliyorum; Dudakların ıslak mı, değil mi, biliyorum; Beyaz bir ay doğuyor fıstıkların arkasından Kalbinin vuruşundan anlıyorum; İstanbul`u dinliyorum.
İstanbul’u Dinliyorum Ana Duygusu (Teması)
Bu şiir, Garip Hareketi’nin şiirsellik ile uzlaştığı bir döneme aittir. Şiirin geneline yayılan ana duygu ise “dinginlik ve huzur”dur. Ancak bu huzurun kaynağı belli değildir. Çünkü aslında bu mutluluk hayal dünyasında yakalanmıştır. Şair gözlerini dünyaya açtığında bu mutluluğun bozulacağından korkmaktadır.
Bu konuda Hilmi Yavuz şunları söylemektedir:
Orhan Veli’nin “İstanbul’u Dinliyorum” §şiiri, işitselliğin öne çıktığı bir şehri işaret ediyorsa, bu, İstanbul’un, gürültüsünün değil, doğanın seslerinin hakim olduğu bir şehir olduğu anlamına gelir. (…) Anlatıcı özne, İstanbul’u “gözleri kapalı” olarak dinlerken, gerçekliğin tasvirinde (betimlenmesinde) Wilson’un örneğinde olduğu gibi dokunma duyusunun değil, işitme duyusunun verilerini kullanıyor.
Hilmi Yavuz
İstanbul’u Dinliyorum, aynı zamanda şehir özlemine işaret eden bir eserdir. Şiirin ilk bölümünde bu duygu ön plandadır. Bu özlem işitme ve dokunma duyuları aracılığı ile karşımıza çıkar. Şair İstanbul’u hissetmek hissindedir.
KAYNAKÇA
Saracoğlu, E. (2017). Orhan Veli’nin Şiirlerinde Anlatım Özellikleri ve Yineleme Sanatı Üzerine Bir İnceleme. Journal of Turkish Studies. 12. 625-634. 10.7827/TurkishStudies.12456.
[…] divan edebiyatında mahallileşme akımını başlatmıştır. Yani gündelik yaşamdaki İstanbul kültürünü şiire taşımış, şiir dilini […]
[…] İstanbul’u Dinliyorum Şiiri İncelemesi (Tahlili) | İmajlarla Yüklü Bir Dünyaİstanbul’u Dinliyorum Şiiri İncelemesi (Tahlili) | İmajlarla Yüklü Bir Dünyaadmin tarafındanİstanbul'u Dinliyorum şiiri Orhan Veli Kanık tarafından yazılan ve Garip Akımı'nın ikinci dönem özelliklerini yansıtan ve Kitabe-i Seng-i Mezar tarzından kesin bir koğuşu temsil eden… […]