“Dil canlı bir varlık mıdır?” yoksa “Yapay mıdır?” sorusu binlerce yıldır tartışılmaktadır. Bununla birlikte dil tıpkı canlı varlıklar gibi sürekli değişir ve dönüşür. Bu sebeple toplumu etkileyen ve toplumdan etkilenen sosyal bir varlık olan dil canlıdır. Türk Dil Kurumu dili, toplum paydaşları arasındaki sosyal ve millî bir anlaşma olarak tanımlamaktadır.
Dilin canlı olmasının en açık göstergesi sürekli değişmesi ve kültür ile iletişim içerisinde olmasıdır. Buna dil biliminde dilin doğal seçilimi denmektedir. Bu seçilim her dilin farklı dil ve anlatım özellikleri kazanmasını sağlar. Aşağıda “Dil canlı bir varlık mıdır?” sorusuna yanıt olarak dilin canlı bir varlık olmasının kanıtları yer almaktadır.
Doğal seçilim: Dilin canlı olması mecazi bir metafordur. Ancak dilin organik bir yapı olduğunu kanıtlayan birçok farklı veri vardır. Bunların en önemlisi dilin doğal seçilim kurallarına göre işleyen yapısıdır. Örneğin bir dilde yeni bir kelime üretildiğinde bu kelimenin tutup tutmayacağını halk belirlemektedir. Nitekim birçok kelime aydınlar tarafından yabancı kelimelerin yerine önerilmesine rağmen tutmaz. Bazı kelimeler ise hemen kabullenilir. Bu da dilde doğal bir seçilim kuralının işlediğini gösterir.
Dilin farklı ortamlara uyum sağlaması: Dil de tıpkı canlılar gibi farklı ortamlara uyum sağlar. Yani gerektiğinde dil içinde diller türer. Bunlara özel diller denir.
Kalıtım: Tıpkı insanlar gibi dillerin de kalıtsal kodları vardır. Her dil sözcük üretmekten söz dizimine kadar kendi yapısına uygun olarak işletilmektedir. Kısacası dillerin geçmişten getirdikleri dil bilimsel mirasları vardır.
Diller de ölür!
Bir dilin yeterince konuşuru kalmadığında diğer kuşaklara iletilmesi tehlikeye girer. Bu noktada birçok dil tıpkı canlı bir organizma gibi ölmüştür.
Dil kültürden etkilenir ve değişir.
Dil ve kültür arasındaki ilişki karşılıklı bir yapıdadır. Yani hem kültür dili etkiler hem de dil kültürü etkiler. Bu noktada toplumun kültüründeki değişmeler dile de yansır. Yani dil, insanların fikir dünyası içerisindeki değişimleri saklayan doğal bir araçtır.
Dil kendini üretir yani canlılar gibi o da ürer.
Üretici dönüşümsel dil bilgisi dilin insanlığın düşünce sınırları içerisinde sürekli değiştiğini ortaya koymuştur. Yani değil tıpkı insanlar gibi sürekli üretim ve üreme halindedir. Dilin içerisinden her gün milyonlarca o güne kadar hiç kullanılmamış cümle doğar. Bu da dilin canlı olduğuna önemli bir kanıttır.
Özet Kitapçığıİndir 16–18 Mayıs 2025 tarihleri arasında Buhara’da düzenlenen Uluslararası Dil ve Edebiyatta Sağlık Sempozyumu,… Daha Fazla
Yazar Alper Sadıç’ın 7. kitabı Islak Tezgâh, 25 minimal öyküden oluşmaktadır. Mythos Kitap aracılığı ile… Daha Fazla
Şiir severlerin heyecanla beklediği 11. Simit Çay Edebiyat Etkinlikleri Şiir Yarışması sonuçlandı! Türkiye'nin dört bir… Daha Fazla
DUYURU: 11. yarışmanın sonuçları 1 Nisan 2025'e kadar simitcay.com'dan açıklanacaktır. Şiir Yarışması 2025: Simit Çay Edebiyat… Daha Fazla
APA 7 Atıf Sistemi, Amerikan Psikoloji Derneği (American Psychological Association) tarafından geliştirilen bir kaynak gösterim… Daha Fazla
Brezilya’dan Japonya’ya İnsan Manzaraları, farklı coğrafyalarda yaşayan insanların hayatlarını, kültürlerini ve hikâyelerini bir araya getiren… Daha Fazla
Yorumlar