İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tutunamayanlar (Oğuz Atay)

Tutunamayanlar, Oğuz Atay tarafından yazılan modernist bir eserdir. Ayrıca Tutunamayanlar olay örgüsü bakımından postmodern bir eserdir. 1950-1980 arası Türk edebiyatının ürünüdür. Tutunamayanlar, Türk edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden biridir. Türk romanında modernizmden postmodernizme geçişi sağlayan yapıttır. Tutunamayanlar’da, insanın yaşadığı toplumla, o toplumun değerleri ve yaşam biçimiyle uyuşamaması ve bunun doğurduğu çıkışsızlık anlatılır.

Eser, Türk edebiyatında ciddi manada ilk postmodern deneme özelliğini taşıyor. Bu nedenle, olay örgüsü ve gerçeklik modernist roman sınırlarından uzaklaşmış, âdeta ufalanmış. Romanda bildiğimiz tarzda bir olay örgüsü bulmak imkânsız. Metinler arasılık tekniği, postiş ve leitmotifler sayesinde roman, gerçeğin yıkılışına tanıklık ediyor.

Tutunamayanlar hangi bakış açısıyla yazılmıştır?

Romanda genel olarak hâkim bakış açısı kullanılmıştır.

Tutunamayanlar’da birden fazla anlatıcı, birden fazla anlatım tekniğiyle birlikte yer alır. Romanda ağırlıklı olan ses genellikle “olayları üstten izleyerek özellikle başkişinin ve çevresindeki kişilerin düşüncelerini ve duygu dünyalarını açıkla(yan)” hakim bakış açısıdır.

Aslı SOYSAL EŞİTTİ

Tutunamayanlar, modernizmle postmodernizmin dönüşümünü simgeliyor.

Romanda, gerçekte doğru olmadığını bildiğimiz birçok bilgi var. Örneğin Gogol’un intiharından bahsediliyor. Aslında Gogol’un intihar etmemiştir. İşte, edebiyatın gerçekle ilişkisini ortaya koyan güzel örnekler bunlar. Edebiyat ne bir haber getirici ne de bir eğitimcidir. Kısacası anlatıcı, realiteyi ortaya koymak gibi bir sorumluluk hissetmemelidir. Anlatının en önemli kamçılayıcıları ironi ve çarpıtmadır. Bu iki sihirli kavram postmodern romanın okunduğu anda estetik bir hazza ulaştırmasını sağlar. Artık geleneksel ve modern olan yıkılmıştır. Olay gerçeğin içine gömülmüş, kaybolmuştur. Tabii bu romanda realitenin tamamen kaybolduğu anlamına gelmez. Romanın gerçeği kendi içerisinde tutarlılık gösteren bir boyuttur. Boyutlar arasındaki zıtlıklar ve yanlışlar, küçük bir “hikâye içerisinde hikâye” ile gerçekliğe döner.

Gerek Selim gerek Turgut gerekse diğer karakterlerin ortak noktası; modern dünyanın ikiyüzlülüğü ile başa çıkamayan insanlar, tutunamayan kişiler olmaları. Romanın 254. sayfasında bu durum şu şekilde dile getiriliyor: “Gerçekle düş birbirine karışıyor, yalanın nerede bittiğini anlayamıyoruz. Tutunacak bir dalımız kalmıyor. Tutunamıyoruz.”

Tutunamayanlar Romanının Özellikleri ve Sık Sorulan Sorular

Oğuz Atay’a ait Tutunamayanlar romanı ile ilgili sık sorulan soruları yanıtladığımız bu bölümde, bu romanı modernist roman tekniği açısından ele alacağız.

Tutunamayanlar adlı metinde yazara özgü dil ve anlatım özellikleri nelerdir?

Oğuz Atay bu eserde uzun paragraflar kullanmıştır. Aynı zamanda konular arasında hızlı geçişler yapmıştır. Bu özellikler modernist ve postmodern romanların genel yapısında mevcuttur. Tutunamayanlar etkilendiği anlayışlar gereğince kişi, mekan ve zaman unsurlarını belirsizleştirme eğilimindedir. Bu sebeple anlatım içerisinde kişisel özelliklerle ilgili betimlemeler daha ziyade duygu dünyasına yöneliktir. Eserde kullanılan dil yaşayan Türkçedir.

Metinde olay akışını yönlendiren temel çatışma nedir?

Tutunamayanlar romanına baktığımız zaman buradaki temel çatışmanın insanın hayatta kendini değerli hissetmesi ya da hayatın içerisinde kendine bir yer edinememesi olduğunu görüyoruz. Zaten bu romanın ismine de yansımış: Tutunmak ya da tutunamamak. Farklı olmak, toplum tarafından dışlanan bir kişi olmak veya toplumda saygı gören ve yaptıklarıyla önemli addedilen bir kişi olmakla eşdeğerdir. Çünkü toplum tarafından benimsenmeyen farklılıklar daima dışlanır. Değer gören farklılıklar ise yüceltilir. Biz durum buna Kısacası metinde ötekileşme-kabul görme çatışması vardır.

Turgut’un ruh hâlinde meydana gelen değişimi metinden hareketle nasıl açıklayabiliriz?

Turgut’un ruh halindeki meydana gelen değişimi açıklarken en önemli husus onun hayatta değer verdiği kişilerin aslında toplumda değer görmeyen kişiler olduğunu anlamasıdır. Bunu anladığında toplum içerisinde edindiği kendi rolünü de sorgulamaya başlamıştır. Böylelikle hayata ve insanlara karşı olan güvenini de kaybetmiştir. Demek ki farklı karakterler üzerinden empati yoluyla hayatta değer görmenin önemini algılayan ama toplum tarafından değer görmediğini hisseden bir roman kahramanından bahsediyoruz.

Selim’in arkadaşı Burhan’la karşılaştığında Turgut’un neler hissettiğini ve düşündüğünü söyleyebiliriz?

Turgut, Selim’in arkadaşıyla karşılaştığı zaman Selim’i hatırlamıştır. Aslında burada Selim’in arkadaşı Burhan tam olarak Selim’in bir semboldür. Burhan, bu yönüyle çıkışsızlık ve yaşam karşısındaki kaybedişi temsil etmektedir.

Tutunamayanlar adlı metindeki açık ve örtük iletiler nelerdir?

Eserdeki temel ileti, bağlanma ve ait hissetmenin insan için fıtrata ait bir gereksinim olduğudur. Bu mesaj romanın farklı yerlerinde örtük ve açık iletilerle karşımıza çıkar. İnsan gelenek ve modernite arasında kaldıkça çıkışsızlığa sürüklenir. İşte Tutunamayanlar romanının kahramanları da bu çıkışsızlığı en derinden hissetmektedir.

Tutunamayanlar’daki modernist teknikler nelerdir?

Eserde iç konuçma Olric karakteri ile somutlaştırılmıştır. Ayrıca sıkça geriye dönüş, metinler arasılık ve bilinç akışı tekniklerinden yararlanılmıştır.

Tutunamayanlar ile ilgili anlatıcı ve bakış açısının çeşitliliğinin sebebi nedir?

Bunun sebebi hayatın çok farklı açılardan değerlendirilmesidir. Bu yapılırken empati ve psikolojik çözümleme tekniklerinden yararlanılmıştır.

Tutunamayanlar romanında ne anlatılıyor?

“Tutunamayanlar” romanında intihar eden Selim’in ölümünden sonra Turgut Özben’in yaşadıkları anlatılıyor.

Romanda bahsedilen tutunamayan kitle, hayatı boşlayıp düşünmeden yaşayan insanlar değildir. Tam aksine, düşünmeyi düşündüren acıların ortaya çıkardığı bir zümredir bu.

Ancak bir gerçek vardır. İnsan ne kadar düşünürse düşünsün hiçbir zaman dünyanın insanı baskılayan çeperi yok olmayacaktır. Tutunamayan zümrenin temel özelliği, anlamın bir işe yaramadığını düşünüp anlamsız ve absürt olanı özellikle seçmektir. Romanın 631. sayfasında bu durum şöyle anlatılıyor: “Bu deftere anlamsız sözler yazmak istiyorum artık. Aklımı kullanmaktan ve anlaşılmaya çalışmaktan bıktım. Hiçbir zaman da anlamlı olmayı becerebildiğimi sanmıyorum.”

“Tutunamayanlar”da ön plana çıkan bir diğer özellik, iç seslerin çok iyi bir şekilde kullanılıp Olric gibi bir “id”, “ego” çarpışmasını simgeleyen karakterin romanda yer almasıdır.

“Tutunamayanlar” süperegolarını yok etmeye çalışan kişilerdir. Ancak bu süperegonun yok olmasının kendilerine sağlayacağı yarar-zarar konusunda da kararsız kalmışlardır. Bunun için romanın geneline sinmiş derin bir gerilim vardır. İnsani şablonlar ve toplum şablonları arasındaki derin farklar, anlatıcının zihninde büyük dengesizlikler oluştrmaktadır. Anlatıcı, sürekli bir bekleme hâlindedir. Bazen korkuyu, bazen ölümü, bazen ne olduğunu bilmediği bir duyguyu beklemektedir. Ancak bir gerçek vardır ki, beklediklerinin hiçbiri gerçek bir tahayyül değildir. Biri hariç: Ölüm.

Oğuz Atay’ın hayat hikâyesine baktığımızda, onun hayatında yaşadığı sağlık sorunlarının bu romanda da kendini gösterdiği anlaşılmaktadır.

Atay, hastalığı konusunda bir hayli bilgi sahibi olmalı ki, romanındaki umutsuzca beklenti tiratlarında, uzun uzun tıbbî terimlerden yararlanmaktadır. Belli ki, ölüm korkusu onda tarifi mümkün olmayan bir hissiyat uyandırmaktadır. Bu anlamlandırılamayan dünyadan sessiz bir kaçıştır. Nitekim kitabın 613. sayfasında bu durum şöyle anlatılır: “İyileşmek istemiyorum. Artık bu kadarını ümit edemiyorum. Göğsümde sıkışıp kalmış korkuyu atabilsem yeter bana.”

Tutunamayanlar için dünya bir eziyet yuvasıdır. Anlatıcı bu durumu şu sözlerle dile getirir: “Yüzünüze bakar bakmaz, gözlerinizin ifadesinden, size eziyet etmenin onlar için faydalı olacağını görüyorlar.” (s. 661) Tutunamayanlar, aslında dünyayı önemsemez gibi görünseler de; bu kabullenilmiş bir çaresizlikten başka bir şey değildir. Bu durum yer yer kendini gerçekleştiren bir kehanet hâline gelir. Ancak, diğer insanlardan olaylar karşısında alınan en ufak bir tepki, bu insanlar için önemlidir: “Söyler söylemez unuttuğumbir sözün onu aylarca ilgilendirmesinden gururlandım.” (s. 666)

Yazımızı, Atay’ın romanın 671. sayfasındaki şu sözleriyle bitiriyoruz. Gerisi size kalmış…

Biri yüzüme bakıp acıklı şeyler anlatacak diye titriyorum.”

Ensar KILIÇ
(Bu yazının tüm hakları simitcay.com’a ait olup, yazı izinsiz kullanılamaz.)

Özet
Tutunamayanlar (Oğuz Atay) Romanı Hakkında | İlk postmodern roman
Başlık
Tutunamayanlar (Oğuz Atay) Romanı Hakkında | İlk postmodern roman
Açıklama
Tutunamayanlar, Türk edebiyatı tarihinin en önemli eserlerinden biri. Eser, Türk edebiyatında ciddi manada ilk postmodern deneme özelliğini taşıyor. Bu nedenle, olay örgüsü ve gerçeklik modernist roman sınırlarından uzaklaşmış, âdeta ufalanmış.
Yayımcı
Ensar KILIÇ
Yayımlayan
Simit Çay Edebiyat (Akademik)
Logo