Felâtun Bey ile Râkım Efendi, Tanzimat Dönemi’nde Ahmet Mithat Efendi tarafından romantizm anlayışı ile yazılan tezli bir romandır. İlahi bakış açısıyla yazılan roman, temel olarak Doğu-Batı çatışması yani medeniyet krizini işler. Yanlış Batılılaşmanın neden olduğu kötü sonuçlar romanda sıkça başvurulan örtük iletilerdir. Eserde kahramanların isimleri ile kişilik özellikleri arasında bir bağ vardır. Batı’yı temsilen Felatun’a “bey”; Doğu’yu temsilen Râkım’a ise “efendi” olarak hitap edilir.
Felatun Bey ile Rakım Efendi Romanının Türü
Romanın kendi yazıldığı dönemde çok önemli olan yanlış Batılılaşma sorununu çözümü ile birlikte ele almıştır. Yani Felatun Bey ile Rakım Efendi romanının türü tezli romandır. Nitekim Felatun Bey ile Rakım Efendi romanının karakter analizleri ve özetini bu yazıda bulabilirsiniz.
Yazar eserin içerisinde sıkça araya girerek okura öğütler ve örtük iletiler verir. Bu iletiler genellikle gösteriş meraklılığının kötülüğü üzerinedir. Ancak bu araya girme mevzusu romantik eserlerde bulunan teknik bir kusurdur. Örneğin Râkım Efendi’nin söylediği “İnsanın aklı sonradan başına gelir.” sözü Felâtun Bey’in yanlışlarını göstermek için bir vecize olarak verilir. Bunun üzerine uzun açıklamalar yapılır.
Felâtun Bey ile Rakım Efendi Romanının Özeti
Mustafa Meraki Bey, Batı değerlerini önemseyerek bütün servetini eğlence peşine harcayan bir adamdır. Çocuklarını da bu şekilde yetiştirmiştir. Oğlu Felâtun Bey de onun gibi Batılı değerleri benimsediğini göstermeye meraklı bir tiptir. Bu sebeple okumayacağım Fransızca kitaplar alırım, Batılı gibi giymeye çalışır. Bir iş tutmaya ve eğitimine pek de önem vermez. Çünkü babasından gelecek yüklü mirasa güvenmektedir.
Râkım ise Küçük yaşta yetim kalmasına rağmen kendini Geliştirmeyi başarmış bir gençtir. Bu sebeple maddi durumu da oldukça iyidir. Hatta kazandığı paralar ile Canan adında bir cariye bile almıştır. Cariyenin hastalığı ile ilgilenir ve iyileşmesini sağlar. Ona okuma-yazma öğretir. Yozefino adlı bir piyanistten ders almasını sağlar. Canan’ın öğrenme azmi ve yeteneğine hayran kalan da hakkım onunla evlenir.
Tüm bunlar olurken Râkım, İstanbul’da yaşayan bir İngiliz ailesi olan Ziklasların kızlarına Türkçe dersi vermeye başlar. Râkım’ın terbiyesi ve bilge kişiliği bu aileyi kısa zamanda etkiler. Hatta ders verdiği kızlardan Can, Râkım’a âşık olur. Ancak Râkım’ın onu değil Canan’ı sevmesi sebebiyle Can üzüntüden hasta olur.
Râkım, bu evde geçirdiği süre zarfında Felâtun Bey ile tanışır. Felâtun Bey onun gördüğü saygıyı kıskanmaktadır. Bu yüzden Râkım’ın gözden düşmesi için elinden geleni ardına koymaz. Râkım sağlam karakteri ile Felâtun Bey’in oyunlarına gelmez. Hatta ona hayatını düzene koyması yolunda tavsiyeler verir. Ancak Felâtun hiçbir şeyi dinlemeyip babasından kalan tüm parayı eğlence peşinde harcar.
Felâtun yalnızca parasını har vurup harman savurmak ile kalmaz. Ayrıca yaptığı bazı olumsuz davranışlar sebebiyle aile ortamlarından dışlanır. O denli büyük bir borç yükü altına girer ki çareyi taşrada bir devlet görevine atanmakta bulur.
Can, zamanla iyileşir. Râkım ise Canan ile mutlu şekilde yaşamaya devam eder.
Felatun Bey ile Râkım Efendi Tipleri
Rakım Efendi Batılılaşmayı doğru anlayan bir tiptir. Buna karşın Felâtun Bey şeklen Batılılaşıp tüm parasını zevk ve sefa peşinde harcamış bir mirasyedidir. Bu sebeple Râkım Batılı yeniliklere açık olup kendi kültürünü de muhafaza etmeyi temsil eder. Felâtun ise Batılılaşmayı Batılı gibi görünmek zanneden gösteriş meraklısı özenti tipleri simgeler.
Yazar, Râkım Efendi’nin “Hah işte memuriyete bu fikir ve itikatla gitmeni isterim. Bu fikir ve itikat kimlerde olursa mutlaka tevkif-i ilâhiye mazhar olur.” sözlerinden yola çıkarak kişinin yaşamda başarı kazanmak için neler yapması gerektiği konusunda da mesajını verir. Yani başarının anahtarı bir konuda çaba harcamak ve yapılan işe inanmaktır. Nitekim bir kişinin başarılı olmak için kendini geliştirmesi, doğru planlamalar yapması ve kararlı olması gerekir.
Felâtun Bey’in mutasarrıf olarak İstanbul’dan ayrılması olayına, kendisinin ve Râkım Efendi’nin bakış açısındaki farklılığı iki tip arasındaki farklılığı ortaya koyar. Çünkü Râkım Efendi bunu Felâtun’un hayatını düzene koyması için bir fırsat olarak görür. Felâtun için ise bu eğlence ve sefadan uzaklaşmayı yani felaketi ifade eder.
Romantizmin bir etkisi olarak bu romandaki kahramanlar tek yönlüdür. Kahramanların tek yönlü olması iyilerin her zaman iyi kötülerin ise her zaman kötü olduğu anlamına gelir.
Türk Edebiyatındaki Diğer Mirasyedi Tipleri
Felâtun Bey dışında Türk edebiyatında mirasyedi tipi denildiği zaman aklımıza gelen üç önemli tip gelir. Bunlardan ilki Namık Kemal’in İntibah adlı eserinde babasının parasını yiyip yoksulluk içerisinde yaşamak zorunda kalan Ali Bey’dir. Yine Nabizade Nazım’ın Zehra adlı Türk edebiyatındaki ilk psikolojik roman denemesinde Beyoğlu’nda parasız kalan Suphi de böyle bir tiptir. Mirasyedi tiplerin en belirgin örneklerinden bir diğeri Recaizade Mahmut Ekrem’in Araba Sevdası adlı eserindeki Bihruz Bey’dir.
Romandaki Sosyal Hayata Dair Örtük İletiler
Roman, toplum için sanat görüşüne dayandığı için bol miktarda örtük ileti içerir. Bu iletiler yanlış Batılılaşma çevresindedir. Yazar, geleneksel kültürümüzden uzaklaşmanın olumsuz sonuçlarını vakalar üzerinden okuruna göstermek ister.
- Romandan cariyelik sisteminin hâlâ devam ettiği sonucu çıkmaktadır. Bu sistemin insan haysiyetine yakışmayan bir olgu olduğu örtük bir dille betimlenmektedir. Türk edebiyatında cariyelik sisteminin gerçek bir eleştirisi olan roman ise Sergüzeşt’tir.
- Para kazanmanın zorluğu ile ilgili kısımlarda dönem içerisinde hayat pahalılığı ve maddi sorunların varlığı göze çarpar. Bu dönemde refaha kavuşmak için farklı işleri bir arada yapmak zorunludur.
- Sosyal hayattaki en dikkat çekici detay, Batılılaşmanın hayatın her alanında etkili olduğudur. Eserde tematik olarak işlenen Doğu-Batı çatışması sıkça vurgulanmaktadır.
- Ayrıca Farsça beyitlerin metinde bulunması Doğu zevk ve anlayışının da tam olarak terk edilmediğini gösterir.
- Romanda yabancı dil öğrenmenin Tanzimat Dönemi’nde çok önemli olduğu mesajı önemlidir. Bu dönemde yabancı dil denince akla ilk dil Fransızcadır.
Romanın Yazıldığı Dönem
Felatun Bey ile Rakım Efendi, bir Tanzimat Dönemi romanıdır. Romanda Tanzimat Dönemi’nin tüm özellikleri örtük iletiler hâlinde sıralanmıştır. Nitekim Doğu-Batı çatışması, yanlış Batılılaşma, esaret, geri kalmışlık gibi birçok konu romanın satır aralarında yer alır.
Ahmet Mithat, Tanzimat anlayışına uygun olarak bu eserini tasarlamıştır. Nitekim bu durumu Fariz Yıldırım şu şekilde ifade eder:
Sanat anlayışında eğitici ve ahlaki bir perspektif gözlenen Ahmet Mithat Efendi, edebiyatın hemen her nevinde yazarak oluşturduğu geniş eser külliyatında farklı anlatım yöntemlerini bir arada dener. Romanlarında, yakından takip ettiği Batı edebiyatı ile yerli hikâye geleneğinin anlatım yöntemlerini harmanlayarak kullanır.
Fariz Yıldırım
[…] Felâtun Bey ile Râkım Efendi Romanı: Özeti, Tipleri ve TahliliFelâtun Bey ile Râkım Efendi Romanı: Özeti, Tipleri ve Tahliliyonetici1 tarafındanFelâtun Bey ile Râkım Efendi, Tanzimat Dönemi’nde Ahmet Mithat Efendi tarafından romantizm anlayışı ile yazılan tezli bir romandır. İlahi bakış açısıyla yazılan roman, temel olarak… […]