Osmanlı Türkçesi, kültürel etkileşime dayalı birçok neden ile yabancı dillerin etkisinde kalmıştır. Özellikle İslam kültür dairesinin önemli unsurları olan Arap ve Fars dillerinden etkilenmiştir. Bu dillerden öncelikle dinî terimler olmak üzere çok sayıda yeni kelime Osmanlı Türkçesine geçmiştir. Bu da özellikle saray çevresinde konuşulan Türkçenin oldukça ağırlaşmasına sebep olmuştur. Bu durumun dört temel nedeni vardır:
- Osmanlı Türkçesinden önce de Orta Türkçe itibarıyla Arapça ve Farsça Türkçeyi etkilemeye başlamıştır. Özellikle halifeliğin Osmanlı’ya geçmesiyle birlikte bu süreç daha da hızlanmıştır. Veysi ve Nergisi gibi isimlerin kullandığı Osmanlı Türkçesi oldukça ağırdır.
- Osmanlı Türkçesi neden yabancı dillerden çok fazla etkilenmiştir sorusunun bir diğer cevabı, aruz ölçüsüdür. Türkçede uzun ünlü olmaması sebebiyle şairler aruzu daha sağlıklı kullanmak için yabancı kelimelerden yararlanmıştır. Sonuç olarak şiirde kullanılan bu kelimeler zamanla konuşma diline de geçmiştir.
- Osmanlı’dan önceki Türk devletlerinin birçoğunda edebiyat dili Farsça, bilim dili Arapçadır. Bu geleneği ilk yıkan Türk devleti Karamanoğulları Beyliği’dir. Bu hususta Karamanoğlu Mehmet Bey’in fermanı önemlidir. Türkçe resmî dil olmadığı bu zamanlarda Türkçe ile bilim ve sanat eseri çok az sayıda yazılmıştır. Bu da yabancı kelime girişini artırmıştır.
- Tanzimat ile birlikte Osmanlı’nın son döneminde artık Doğu’dan değil Batı’dan etkilenme başlamıştır. Bu dönemde Osmanlı Türkçesine giren kelimelerin büyük bir bölümü Fransızcadır. Çünkü Osmanlı, Fransa’yı Batı’ya açılan kapı olarak görmüştür.
Osmanlı Türkçesi neden yabancı etkiye çok açıktı?
Osmanlı Devleti’nin genel devlet politikası, ümmetçilik üzerine idi. Yani bütün tebaa Müslüman ve gayrimüslim olarak nitelendiriliyordu. Bu durumda Türkçeye Arapça ve Farsça kelimelerin girmesi bir sorun olarak görülmüyordu. Hatta bu duruma bir zenginlik olarak bakılıyordu.
Osmanlı Devleti’nin hüküm sürdüğü yıllarda her ne kadar dile giren yabancı kelimelere kötü bir nazarla bakılmasa da Türkçenin önemi hususunda duyarlı aydınlar da vardı. Bunlardan en önemlisi Osmanlı dışında yaşayan Türk şairlerinden Ali Şir Nevai idi. Nevai, Muhakemetü’l-Lugateyn adı eserinde Türkçenin Farsçadan daha üstün olduğuna dair görüşünü dile getirmişti.
Osmanlı’da Batı hayranlığı
Osmanlı’nın son döneminde yurt dışında yetişen paşaların birçoğu okudukları ülkenin kültürünün Osmanlı’da yayılmasını sağladı. Hatta Osmanlı topraklarında birçok Fransız, Alman vb. ülkelere ait eğitim kurumları açıldı. Bu ortamda, teknolojiye bağlı olarak hayatın içerisine dâhil olan nesnelere ise Türkçe isimler vermek gibi bir hassasiyet is gelişmedi.
İlk yorum yapan siz olun