İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Papatya Şiiri: En Güzel Papatya Şiirleri

Papatya şiiri denince Türk edebiyatında akla ilk Cemal Süreya, Özdemir Asaf , Can Yücel ve Tevfik Fikret gelir. Şimdi gelin Türk edebiyatındaki en güzel papatya dizelerini okuyalım. Cemal Süreya, Papatya Mevsimi adlı şiirinde şöyle mırıldanır:

(...)
Bak! Papatya mevsimi geldi. Mevsimlerden papatyayı severim.
Sonra seni.
Sonra yine seni.
Ve hep seni...
(...)

Özdemir Asaf, “Benden Sonra Mutluluk” şiirinde toplum ve birey arasındaki ilişkiyi papatya üzerinde şu mısralarla dile getirir:

(...)
doğa yenilenirken yinelenir
gene papatya, gene gül, gene kayısı
toplum yinelenirken yenilenir
yarısı dündedir, yarındadır öbür yarısı

sevmek noktalanmaz
o, noktadır
(...)

Can Yücel, papatyaya trajik bir dille seslenir. Nitekim papatyayı kişileştirerek ona sitem eder:

Sana da kırgınım papatya, 
bir Seviyorum'u sığdıramadın onca yaprağına...

Servet-i Fünun Dönemi’nin büyük şairi Tevfik Fikret tarafından yazılan “Papatya” adlı şiir şöyledir:

PAPATYA

Bahar olsun da seyredin
Nasıl süsler bayırları,
Zümrüt gibi çayırları
Yüze gülen o pek narin
Gelin yüzlü papatyalar,
Altın gözlü papatyalar.

Tarlalarda hoşa giden
Sarı, turuncu, pembe, mor
Birçok güzel çiçek olur;
Bence güzeldir hepsinden
Gelin yüzlü papatyalar,
Altın gözlü papatyalar.

Yaprakları kıvır kıvır;
O da ayrı bir güzellik.
Boy bos, boyun ipincecik;
Hem güzel hem nazlıdır
Gelin yüzlü papatyalar,
Altın gözlü papatyalar.

Songül Ünsal ise papatya ve aşkı “Aşkına Dua Sür” kitabında şöyle betimler:

Ve ben sensiz gözlerimi açtığım günlere bile "şükür" dedim. 
Bana en çok yakıştırdığın elbiselerimi giyip saçlarıma papatyalar serptim.

Papatya Şiiri Antolojisi

Edebiyatımızda papatya kadar aşkı ve ayrılığı bir anda çağrıştıran başka bir metafor yoktur. Yeri gelir papatya antromorfizm içeren bir karaktere dönüşür. Bazen trajedinin sesi olur.

Papatya, şiirdeki en çok kullanılan sembollerdendir.

Papatya sabrın sembolüdür: Modern çağın şairlerinden Annette Wynne papatya metaforunu açıklarken şunları söyler: Papatyalar yağmura karşı başlarını hep dik tutar, asla şikayet etmezler kötü havalardan.

Utanma duygusunu papatya kadar iyi yansıtan bir çiçek yoktur. Bunu en iyi yansıtan şair ise şüphesiz Emily Dickinson’dır. Altın gibi gökyüzünde yürürken güneş, papatya onu bile yumuşatır: Utanarak ayaklarının dibine oturur.

Papatya kırılganlığın edebiyattaki adıdır. Şairler şiirlerinde bile ona dokunmaya kıyamaz. Tıpkı John Hartley’in şiirindeki gibi: Ah! Erken gelmenden çok korkuyorum küçük papatya! Ne yaparsan yap, dua et? Deli misin? Kış rüzgarları henüz esiyor.

Romantizm unsurları papatya sembolünün destekleyisidir. Bu noktada Richard Coe’nin şu güzel mısraları oldukça derin anlamlar içerir: Küçük, narin bir çiçek var. Altından daha parlak renkleriyle… Tek bir utanç belirtisi olmadan, gökyüzüne meydan okuyan… O ki düşünceli her kalbi cezbeder!

SENSİZ BAHAR

Bir mumun alevinde yalpalanan rüzgar İsrafil'e güler mi?
Güldüğü yerde baharı süsler bu hengâme,
bir papatya yeter mi bahara bana yettiği kadar
Sen yoksan günden sayar mı takvim
Bu gidişi bilmem
papatyayı koynunda gezdiren bahar
Bir gün bir şiirde sabahlatır beni
Kalem değmiş uçlarından öperim bahar değmiş mısraların

Hacer KELEKCİ

Büşra Eraltuğ, sevginin papatya kokulu hissini “Şimdi Sen Geliyorsun” şiiri ile ifade ediyor:

ŞİMDİ SEN GELİYORSUN

Sen geliyorsun uzaklardan
Dalgın, elleri cebinde

Sen geliyorsun uzaklardan
Kuşlar geçiyor dört bir yandan seninle
Bir de sen gelmeden burnuma dolan
Papatya kokun…

Nasıl tanıyorum geçtiğin sokakları bir bilsen
Her adımda mahmurlaşıyor bakışların…
O hep acıyla dolu olan gözlerin geçtiğin sokakları izliyor

Ölü kelebekler görüyorum her sokağın başında
Her yaprağında bir aşkın izi olan koparılmış papatyalar…

Duvar diplerine bırakılmış aşkın izleri
Her kaldırım taşında bir papatya yaprağı

Sen tüm sokaklardan geçmişsin meğer
Hangisine baksam senin gözlerin
Hangi sokağa girsem papatya kokun

Şimdi sen geliyorsun, biliyorum
Hayallerim geliyor, umutlarım
Mutluluğum adım atmış geliyor

Hiçbir şeyi görmüyor gözlerim
Gireceğin kapıdan başka

Büşra ERALTUĞ

Merve Yurtsever, papatya ruhlu bir kadını anlattığı “Gecemin Aydınlık Yüzü” adlı şiiri, akıcı bir anlatıma sahip.

GECEMİN AYDINLIK YÜZÜ

Papatya ruhlu kadın tanıdım ben
Bembeyaz kanatları vardı
Papatya yapraklarını andıran
Huzuru koynunda, alçak gönlüyle nam salan
O günden beri elimde papatya
Cebimde papatya
Kitap ayracım oldu papatya
Taç yaptım hayalimde taktım saçlarına
Falımda çıkmıyor hiç ama
Onunla açar oldum gözümü
Sadece gündüzün değil, gecemin de
Aydınlık yüzü…

Merve YURTSEVER

Elif Aksoy, yaşamsal kırgınlıkları akıcı bir dille anlattığı şiirinde, papatya motifini alegorik bir şekilde ele alıyor:

BURUK PAPATYA

Bir papatya gördüm bugün
İlkbaharın gelişini yansıtan, sonbaharın ruhunu taşıyan bir papatya
Yaprakları ıssız bir sessizliği anlatıyordu
Teker teker dökülüyordu yaprakları

Bir papatya gördüm bugün
Usulca dökülüyordu yaprakları
Ruhu ölmüş bir papatya, öldürülmüş bir papatya
Artık açamayacağına üzülerek yemin etmiş bir papatya

Elif AKSOY

Şimdi de Meltem Çelikpazu’nun Papatya adlı şiirini okuyalım:

PAPATYA!

Seni gördüğümde bahar geldi diye sevindim,
Açan çiçeklerin en güzeli sendin,
Yeşil döşenen halı misali yeryüzünde,
Gösterdin masumiyetini sevginle.

Sevgililerin tuttuğu falı,
Çocukların başındaki süslü tacı,
Annelerin yorgun ilaç gibi çayı,
Gösterişten uzak sade narin saflığı.

Sevmesini bilmeyenin gözü görmez seni,
Basar üzerine yetmez koparır gövdeni,
Kalbi temiz olmayan anlamaz varlığının sebebini,
Bilmez dünyadaki bulunma nedenini.

Senin ilacını anlatmak yetmez,
Yağını, çayını, cilde verdiğin parlaklığı,
Herkese dağıtırsın bolca ilacını,
Şifanı, faydalarını güzel varlığını.

Meltem ÇELİKPAZU

Hüseyin Sert de “Papatya” adlı aşk şiiri ile karşımıza çıkıyor.

PAPATYA

Dün gece rüyamda bir papatya gördüm
kırmışlardı tüm dallarını,
büyüyüverdi birdenbire
küçücükken öksüz bırakmışlardı oysa
her gün küllerinden yeniden doğarken papatya
dallarından gözyaşları damlıyordu ama
rüzgarlar fırtınalar yıkamıyordu
yağmura doluya kafa tutuyordu
dimdik ayakta duruyordu papatya
hüzünlerini içinde biriktiriyordu
en güzel çiçeğini içinde saklıyordu
gelip geçen falına bakıyordu papatyadan
koparılan çiçeğin yerine yeni bir dal sürüyordu
yepyeni binlerce çiçek açıyordu papatya
bende bir çiçek kopardım papatyadan
falıma baktım
yasladım başımı omzuna
geçmişimi anlattım
o anlattı ben ağladım
sol yanım hâlâ acıyor papatya

Hüseyin SERT

Servan Erdinç, “Sarı Papatyam” adlı aşk şiirinde papatyayı romantik bir düzlemde işliyor.

SARI PAPATYAM

Gözü yaşlı dertlerimin papatya yüzü
Bugün senin için gülümsüyor güneş
Sen manasız hayatımın kınalı yapıncağı
Tuttun adam ettin evimi barkımı
Yüzüm tuttu elinden tebessümlerin
İsmini yazdım ırmakların üstüne
Her damlasında sarı papatyamsın

İzin ver çalsın kaldırımlar, oynasın sokaklar
Kulağı yırtılana dek şu dost gökyüzünün
Duysun içimdeki aşkın ömre bedel sultanını
Gözlerin çoşkun denizler gibi alır beni
Savrulur kalbim cennetten cennete
Saçların benim sımsıcak bir duaya teslimiyetim
Zarafetin en mukaddes şarkısı var her telinde

Kadınım, sevdikçe daha çok sevdiğim
Hasretiyle bulutlarla birlikte gürül gürül aktığım
Artık nasıl müsterih olsun efil akan kanım
Ben şimdi rüzgârlardan hafif bir sevdalıyım
Yalnız sana, ölürcesine, gururla
Yedi kıtamsın, kelebek dolu dünyamsın, ruhumsun

Seninle aynı gökyüzünün altında yaşamak
Allah tarafından alnıma yazılan en güzel şiirdir
İstersen bir nefeslik bile sevme beni
Gücenmem darılmam sensiz çağlayan akşamlara
Sen gülümsemeyi koparma afraze gözbebeklerinden
Ben kırk yılda bir gülümsemelerle tanışmaya razıyım

Bütün rujların kıskandığı dudak sensin
Bütün ayakkabıların kıskandığı ayaklar sensin
Bütün kadınların kıskandığı şiir sensin
Artık ellerim daha mesut seviyor dalları
Sen beni bizar bir ömürden alıp yaşamaya davet ettin
Kentin en kalabalık caddeleri deli diye bakarken bana
Şiirler okurum, güzelliğine selam söylesinler diye

Servan ERDİNÇ

Zülal Nimet Demirel, “Beyaz Bahar” şiirinde bahar mevsimini insanın iç dünyası çerçevesinde inceliyor.

BEYAZ BAHAR

İnce bir dalda beyaz yapraklar kümesi
Ayakta dimdik tüm zayıf görünüşüne rağmen 
Güzelliği görmeyi bilenlerde
Yaprakları sevgi cetveli.
Ah kalbim...
Şu sıralar hep bir papatya bahçesi.
Aklımda seviyor sevmiyor çekişmeleri
Baharı özlemekteyim...

Kışlarım hep uzun olsa da 
Sesin de bahardı bana
Şimdi yokluğunun bir çarşambası daha 
Papatya demetlerinin arasında ben 
Gözlerinin yansımasındaki güneşi özlemekteyim
Hiç gelmeyecek bir bahar beklemekteyim.

Zülal Nimet Demirel

“Beyaz Papatya” şiiriyle Özlem Sedef, kırılgan mutlulukları derin bir duygusallıkla dile getiriyor:

BEYAZ PAPATYA

Seviyor sevmiyor kelimesini sığdırdık bir papatya yaprağına

Kimisi seviyordu, kimisi sevmiyor
Yapraklar koparılıp, inciniyor.

Bir papatyanın canından can gidiyor
Seviyorum kelimesi yaprağına sığmıyor

Bir can, bir canan bembeyaz yapraklarda
Kadınlar ister birer papatya

Seviyor sevmiyor kalmadı bu dünyada
İncinmesin canın beyaz papatya

Özlem SEDEF

Sarı Papatyam” şiiriyle Yasemin ÜNAL derin bir hüznün hikayesini anlatıyor.

SARI PAPATYAM

Narin boynunu önü eğme ne olur?
Söz vermiştin unutma gitmeyecektin. 
Tıpkı onun gibi terk etmeyecektin.
Deli rüzgar mı beni senden ayıran?
Yoksa zalim kış mı tüm bunları yapan?
İhtişamlı günlerini ne çok unuttun.
Güneşin sarısı sende olurdu.
Aşıkların aşkı seninle bulunurdu.
Ne olur papatyam terk etme beni.
Gözyaşlarımı ben sana dökmüştüm.
Hayatın baharını sen de görmüştüm.
Sarı yapraklarını ne çok sevmiştim.
Acıyan yerlerimi sen iyileştirmiştin.
Sırdaşım papatyam gitme ne olur?

Yasemin ÜNAL 

Papatya şiirlerine ilham veren papatya

Papatya, papatyagiller ailesinin bir üyesidir. Hem güzelliğiyle hem de geleneksel tıptaki yeriyle özel bir çiçektir.

Latince bilimsel adı chamaemelondur. Dünyadaki en popüler iki türü adını Roma ve Almanya’dan almıştır. Bu papatya türleri aynı zamanda papatya çayı için de kullanılmaktadır. Papatya çayı baş ağrısına iyi gelen çaylar arasındadır. Ayrıca papatya Rusya’nın millî sembollerinden biridir.

Sen de bu yazı için şiirini öner.

İlk yorum yapan siz olun

    Bir yanıt yazın

    E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir