Türkçemiz Unutuluyor | Dil, konuşmamızı, anlaşmamızı sağlayan en büyük iletişim aracıdır. Jest ve mimikler ise ikinci sırada yer alır. Konuştuğumuz dil, kültürümüzü, örfümüzü, geçmişimizi yansıtır. Burada atasözü ve deyimler geniş yer kaplar. Kullanılan her deyimin, her atasözünün mutlaka bir çıkış kaynağı ve hikâyesi vardır. Bir kısmı günümüze gelmiş, bir kısmı ise unutulup gitmiştir.
Bir insan yaşadığı toplumun dilini konuşabildiği kadar vardır.
Ne yazık ki günümüzde gelişen yabancı özentisi yüzünden ortaya çıkan kültür kirliliği kendini baş göstermiş ve tıpkı diğer yönlerde olduğu gibi dilimizi de zaman içinde kirletmeye başlamıştır.
Dilimizde ki bu yabancılaşma ve yozlaşma öyle bir boyuta ulaşmış ki günümüzde artık birçok kişi Türkçe yerine yabancı kelimeleri kullanmaktadır.
O kadar çok örneği var ki en yaygın kullanılanları şunlardır: ”tamam” kelimesi yerine dahi ”ok” ya da’ fire vermedim’ yerine’ ful çektim’ denilmektedir. Arkadaş yerine’ kanka’ ,çift yerine ‘duble’, dal yerine branş, bilgi vermek yerine’ brifing, bulanık yerine ‘fulü’ , yazılı basın yerine’ literatür’, canlandırma yerine ‘animasyon’, sevimsiz yerine ‘antipatik ’,giriş yerine’ antre’, büyüleyici özellik yerine ‘karizma’ kelimesi en yaygın kullanım hatalarıdır. Özellikle üniversiteli gençler arasında yabancı dile Türkçe konuşmak bir ayrıcalık olarak gösterilmiştir
Öte yandan öğrenciler arasında sırf dikkat çekmek adına kullanılan yabancı sözcükler de Türkçenin yozlaşmasındaki en çarpıcı örneklerden biridir.
Maalesef televizyonlarda yapılan kalitesiz programlar Türkçeyi kirleten en önemli faktörlerin başında gelmektedir. Moda programı adı altında saatlerce ürün reklamları yapılmaktadır. Gençlerimizi tüketim çılgınlığına ve teşhirciliğe özendirmektedir.Bu programa çıkan kızların sadece dış güzelliklerine bakılmakta ve kültür seviyesine ve dili kullanım yeteneklerine bakılmamaktadır. Kullanamadıkları dil, argoyla karışık İngilizce-Türkçe arası bir dildir. İzleyince insanı hayrete düşüren cümleler kullanıp herkese örnek olmaktadırlar. Aslında RTÜK eskiden olduğu gibi kılık -kıyafete ve dil kullanımına dikkat etseydi keşke. Bunun tutuculukla bir ilgisi yok asla. Sadece benim de kızım var ve ben de onlara özenmesinden korkuyorum. Özenenler de yok değil. Birinci sınıflara sorduğumuzda ‘büyüyünce ne olacaksın?’ sorusuna manken diyenler olmuştu. Onlar da haklı, açtığınız her kanalda model aldıkları kişiler onlar. Biz öğretmenler olarak Türkiye’de Türkçeden uzak, yabancılara öykünen bambaşka yabancı bir kitlenin oluşmasının önüne elimizden geldiği kadar geçmeye çalışacağız. Ana dilimiz ne olursa olsun başta biz örnek olup düzgün konuşmaya çalışacağız.
Sevgili öğrencilerim, dinlediğimiz radyo programları da dil konusunda çok özensiz.
Argo deyimlerle, abuk sabuk şakalarla program yürütülüyor. Bazılarını ayrı bir yere koyuyorum. Sırf diksiyon öğrenmek için dinlediğim programlar bile var. Ama geneli o kadar kötü ki. Önemli bir yere sahip olan yazılı ve görsel medyanın da Türkçe konusunda hassas olması beklenirken ne yazık ki dilin düzgün kullanıma çok az önem vermesi ve son derece üzücü bir tablodur.
Müzikte ve özellikle de pop ve rap müzikte yapılan, Türkçe olmayan sözler adeta Türkçenin yavaş yavaş yok olmasını olanak sağlıyor.
Bütün bu durumlar ister istemez sizlere yansıyor ve etkileyebiliyor. Çevrede duyduğunuz biçimde siz de dili kullanıyorsunuz. Size düşen görev yanlış kullanımları gerektiğinde düzeltelim ama şunu söyleyebilirim ki bunu yapmak çok zor çünkü kimse eleştirilmekten hoşlanmaz. Sert tepkilere de hazır olun.
Kısacası dilini kaybetmiş bir toplum her şeyini kaybetmiş, yitirmiş demektir.
Türkçemiz kan kaybediyor ve biz onu kurtarmamız gerekir. Bugünden başlayarak Türkçeye gereken önemi vermeye özen gösterelim.
Şehnaz DAVUTOĞLU/ Türkçe Öğretmeni


İlk yorum yapan siz olun