Kısaca: Bir yazar ya da şairin eserleri ile meydana getirdiği sanatsal kimliğe edebî kişilik ya da edebî şahsiyet adı verilir. Nitekim bir sanatçının etkilendiği akımlar, vadettiği edebî zevk, üslup özellikleri, yaşam öyküsünün eserlerine etkisi, yaşadığı dönemin zihniyeti ve gelenekten etkilenme biçimi onun edebî kişiliğini sınırlarını belirler. Bir sanatçıya verilen önemi, o sanatçıya ait edebi eserlerin değeri ve kalıcılığı ortaya koyar.
1. Edebî Kişilik Kavramı
Edebi kişilik kavramı Türk edebiyatında oldukça eskidir. Nitekim Klasik Türk edebiyatında sanatçıların edebi kişiliklerinin yorumlandığı şuara tezkireleri Türk edebiyatı tarihinin önemli kaynaklarıdır. Batılı anlamda edebi kişilik kavramını tartışmaya açan kişi Recaizade Mahmut Ekrem’dir. O aynı zamanda Araba Sevdası adlı romanı ile Türk romanının realist çizgiye yönelmesine öncülük etmiştir.
Recaizade Mahmut Ekrem’in Talim-i Edebiyat adlı eseri bir sanatçının edebi estetik bakımından değerlendirilmesine dair ölçütleri ortaya koyan ilk retorik kitaplardan biridir. Nitekim edebî kişilik incelenirken edebî zevk, zihniyet, gelenek ve sanat anlayışı temel çlütlerdir.
Edebî kişilik ile ilgili bazı temel kavramlar şunlardır:
Edebî zevk: Estetik zevk olarak da bilinir. Bir edebî eserin bireyde uyandırdığı sıradanlığı aşan, kişiye farklı çağrışım evrenleri sunan hisse verilen addır.
Edebî zihniyet: Sanatçının veya sanatçının yaşadığı dönemin hayata bakış ve yaşamı yorumlama konusundaki kültürel ya da bireysel yönelimlere zihniyet denir.
Edebî gelenek: İcra edilen sanatın daha önceki sanatsal birikimle kurduğu ilişkidir. Örneğin Fuzûlî tarafından oluşturulan edebî gelenek, yüzyıllarca diğer divan şairleri üzerinde etkili olmuştur.
Sanat anlayışı: Bir yazarın eserlerini yazarken eğilim gösterdiği temel görüştür. Örneğin kalkınmanın köyden başlaması gerektiğine inanan sanatçılar, köy romanları yazarak toplumcu gerçekçi anlayışa yönelmiştir.
1.1. Edebî Kişiliğin Kapsamı
Genel anlamda edebiyat incelemeleri içerisinde edebi kişilik kavramı bir sanatçının hayatı, eserleri ve hakkında yapılan çalışmalar ile birlikte dört ana başlıktan biridir. Görüldüğü üzere sanatçının hayatı doğrudan doğruya edebi kişiliği ile eşgüdümü değildir. Bir edebiyatçıya ait yaşam öyküsünün yalnızca eserlerini etkilediği kadarı edebi kişilik kapsamı içerisinde değerlendirilir.
Edebi kişilik kavramı içerisinde kritik öneme sahip hususlardan bir diğeri sanatçının gelenekle bağıdır. Edebi incelemelerde sanatçılar öncelikle mensup oldukları akım ve anlayışlar çerçevesinde değerlendirilir. Daha sonra ise etkilendikleri bu birikime ne kattıkları önemlidir. Var olana yapılan her bir katkı sanatçının daha özgün olmasını sağlar.
Edebî kişiliğin yanında bir de özellikle anlatmaya bağlı metinlerin içerisinde rastlanan kişilik kavramı vardır. Aşkaroğlu (2016), bu konuya şu şekilde dikkat çeker:
Dünyanın merkezinde bulunan insan, sosyal bilimlerin de ana unsurunu oluşturur. Antropoloji ve arkeoloji alanından edebiyat, tarih, psikoloji, felsefe ve sosyolojiye kadar uzanan geniş alanda, insan çalışmaların merkezinde yer alır. Edebiyat ise alanlararası bir konuma sahiptir ve diğer tüm sosyal bilimlere katkı sağlar ve onların bulgularından yararlanır. Merkezine insanın tüm yönlerini alan edebiyat, özellikle roman öznelinde, insan-toplum ve insan-insan ilişkisini irdelemeye / betimlemeye koyulur. Farklı edebi akımlarda insanın işlenme şekli değişiklik gösterse de, genel anlamda kişiliğin belirli tarzlarda kurgulanmasına tanık oluruz. Edebi metinlerde, Aristoteles’den başlayarak kişilik kurgusu çok önemli bir tartışma olagelmiştir.
Vedi Aşkaroğlu
1.2. Edebi Kişilik Kavramının Edebiyat Açısından Önemi
Bir yazara ait edebi kişilik analizi, edebiyat alanında eleştirel bakışın temel kategorilerinin saptanmasında kullanılır. Yani edebiyat eserinin tartışılmasına ve anlaşılmasına yardımcı olur.
Edebi kişilik bir eserin okurlarının o esere verdiği değer ölçüsünde toplum tarafından saygınlık kazanır. Bu her zaman edebi bir sebeple gerçekleşmeyebilir. Örneğin siyasi saikler ile edebi yönü ön plana çıkan sanatçılar vardır. Bu sanatçıların eserleri otoriteler tarafından yüksek bir edebi seviyede değerlendirilmez. Buna rağmen toplumdaki sosyal sınıfları sayesinde çokça okunurlar.
Yaşayan yazarları dair edebi değerlendirmeler genellikle eksiktir. Çünkü bir yazarın tarihte edineceği rol ancak zamanla anlaşılabilir. Bu açıdan bakıldığı zaman genel itibarıyla eser yazıldıktan sonra yarım yüzyıl geçmiş olması gerekir. Çünkü bu zaman aşımı edebi değerlendirme yapmak için daha uygun koşulları doğurur. Nitekim her dönemin kendine göre dinamikleri vardır. Bu dinamiklerin toplumun gelecekteki yaşamını ilgilendirip ilgilendirmeyeceği ise aşikar değildir. Sonuçta bir edebi eserin değeri ve kalıcılığı işlediği konu ile yakından ilgilidir. Örneğin kendi dönemlerindeki popüler konuları en iyi şekilde işleyip 1950’li yıllarda yüksek bir okur kitlesi yakalayan birçok yazar bugün yeni nesiller tarafından bilinmez. Bununla birlikte bu dönemlerde yaşayan ama yaşadığı dönemde çok da okunmayan bazı yazarlar günümüzde oldukça popülerdir. Çünkü iyi yazarlar genellikle zamanla anlaşılır ve onlara birçok kez öldükten sonra değer verilir.
Yaşadıkları dönemde klasik eserler oluşturmayı başaran yazarlar da vardır. Örneğin Jose Saramago henüz yaşadığı dönem büyük bir üne kavuşmayı başarmıştır.
[…] Edebi Kişilik Nedir?Edebi Kişilik Nedir?yonetici1 tarafındanBir yazar ya da şairin eserleri ile meydana getirdiği sanatsal kimliğe edebi kişilik veya edebi şahsiyet adı verilir. Nitekim bir sanatçının etkilendiği akımlar, üslup özellikleri,… […]
[…] Eserleri Divan, Sahâifü’l-Ahbâr Tercümesi ve Aynî Tarihi Tercümesi’dir. Nedim’in edebî kişiliğini maddeler hâlinde kısaca […]
[…] Öyle ki, kısa ve etkileyici sözler, sosyal medyada milyonlarca kişiye ulaşmak ve sevilen edebî kişilik çizmek için manipüle edilmiş bir gerçeklik doğurmaya devam […]
[…] birçok edebî kişilik acının bireysel yönünden çok toplumsal yönüyle ilgilenir. Böylelikle toplumun […]