Ağrı dağını sırtlamış bir karınca,
Fili kapmış uçuran bir kartal,
Ya da timsah yemiş bir tırtıl.
Bedenim ruhumu taşıyamıyor,
Yıpranıyor bedenim,
Zarar görüyor her an,
Kaybediyor.
Hannibal’in Sezar’a kafa tutması gibi,
Ya da sisli bir sabah fillerin karşısındaki Beyazıt gibi,
Çubuk ovasında.
Socrates kadar çaresiz,
Neitzce kadar zamansız,
Darwin kadar lüzumsuz,
Ve en az Mussolini kadar deli.
Ruhum…
Karşı konulamaz bir fırtınaya kapılmış,
Küçük bir taka bedenim.
İlk dalgada tarihe gömülen hani,
Karadeniz’in belki de Pasifiğin öfkesine yenilen.
Dünya’yı sırtlayan Atlas gibi,
Cengiz Han karşısındaki Pekin gibi,
Benim gibi,
Bedenim…
MESUT ÇİFTCİ
KIPIR KIPIR – ŞİŞMAN
Kıpır kıpır içim,
Çocuksu bir gülümseme suratımda,
Sanki aylardan temmuz değilmiş gibi,
Sanki yıldızlı gecelerde hüzün yokmuş gibi,
Sanki haylaz bir çocuk gibi,
Ben gibi,
Kıpır kıpır.
Kaybolup gitmek istiyorum yoncaların içinde,
Gökyüzünde kaybolup gitmek…
Güneşe ulaşmak belki,
Belki kutup yıldızına.
Çocuksu bir heyecan tüm bedenimde
Bayram mı desem, şenlik mi, düğün mü?
Tüm denizler benim olsa,
Sahiller bir de,
Uçurtmalar sonra,
Kırlangıçlar…
Yazlık sinemadaki film artistleri,
Dondurma tezgahları ve güller.
Hayatı kalbimde hissediyorum,
Bir başkayım bugün,
Kendimde değilim.
Sende de değilim.
Hayatın bizzat içindeyim sanırım.
Köşe başındaki simitçi,
Parkın önündeki limonatacı
Ve sahilde dolanan baloncu.
Hepinizi seviyorum.
Kendimi de öyle,
Denizi ve gökyüzünü de.
Soğuk bir karpuz dilimini,
Güneş altında gölgeyi,
Ve buzlu limonatayı sevdiğim kadar.
Çocuklar kadar.
Koşmak istiyorum,
Kıpır kıpır bir heyecan,
Bir de kilom müsait olsa…
Mesut ÇİFTCİ
İlk yorum yapan siz olun