Türkçeyi diğer dillerden ayıran en temel özellikler genel olarak Altay dillerinin genel özellikleridir. Türkçenin özellikleri, genel olarak kurallı bir dil olması ve ses uyumlarına bağlı kalması temelinde kurulur. Peki, Altay dillerinin Hint Avrupa dillerinden ayıran özellikler nelerdir? Bu sorunun en kısa cevabı Türkçede eklerin çok işlek kullanılmasıdır. Ayrıca bu yazının İngilizce versiyonu için tıklayınız.
1. Türkçe sondan eklemeli bir Altay dili olduğu için Altay dil ailesinin temel özelliklerini barındırır.
Bu özellikler şunlardır: Türkçede dil bilgisel bir cinsiyet kategorisi yoktur. Örneğin İngilizcedeki gibi “o” kişi zamiri için erkek (he) ve kadınlar (she) için farklı sözcükler tercih edilmez. Öğretmen denildiğinde, bu hem kadın hem de erkek öğretmeni karşılar. Oysaki Arapçada erkek öğretmene muallim, kadın öğretmene ise muallime denir.
2. Türkçe sondan eklemeli bir dildir.
Kelimeler ön ek almazlar. Anti, na, bi vb. ön ekler Türkçede kullanılmakla birlikte bu ekler Türkçeye yabancı dillerden girmiştir. (Bi-haber “habersiz”, na-mağlup “yenilmemiş”, anti-virüs “virüs karşıtı” gibi kelimelerdeki ön ekler Türkçe değildir.)
3. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için birkaç ek üst üste kullanılabilir.
Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için birkaç ek üst üste kullanılabilir. Örneğin 2017 yılında yapılan bir yarışmada Arapça kökenli “muvaffak” kelimesine getirilen onlarca ek sayesinde “muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesinesiniz” kelimesi dünyada türetilebilen en uzun ifade seçilmiştir. Bu durum Türkçede eklerin ne kadar işlek kullanılabildiğini göstermektedir. Nitekim Türkçede eklerin bu denli işlevsel olması yönelme, ayrılma vb. hâl eklerinin dil işleyişinde önemli bir unsur olmasını sağlamaktadır.
4. Türkçe sondan eklemeli bir dil olduğu için ekler kelimelerin köklerini değiştirmez, bükümlü hâle getirmez.
Örneğin göz kelimesine göz-lük eki getirildiğinde kelimenin kökü değişmez. Her dil böyle değildir. Örneğin Arapçada kitap, katip, mektup kelimeleri hep aynı kökten gelmelerine rağmen görünürde Türkçedeki gibi ek alarak ortaya çıkan bir kökleri yoktur.
Türkçe bükümlü bir dil olmasa da ses esnekliği yüksek bir dil vardır. Özellikle ötümlüleşme-ötümsüzleşme, akıcılaşma ve sızıcılaşma gibi ses olayları Türkçede yaygın olarak görülür.
5. Türkçe Tunguzca (Evenkçe dâhil), Moğolca gibi Altay dilleri ve Macarca gibi Ural dillerinde ortak olan söz dizimini kullanır.
Yani Türkçenin söz dizimi asli olarak “özne-nesne ve / veya tümleç-yüklem” biçimindedir.
6. Birçok dilin aksine Türkçedeki ekle yapılan tamlamalarda ilgi eki ilk sözcüğe getirilir.
Yani kapının kolu denilirken, {nın} eki ilk sözcük olan kapı kelimesine eklenir. İngilizce vb. dillerde bu durum farklıdır. İngilicede kapının kolu denilirken kelimelerin yerleri Türkçedeki kullanımın zıddıdır: “handle (kol) of the door (kapı)”.
7. Türkçede şahıs ekleriyle cümledeki işi yapanın kim olduğu belirtilebilir.
Yani her zaman görünürde bir özne olmasına gerek yoktur. Örneğin “Kapıyı açtım.” denildiğinde, kapıyı benim açtığımın anlaşılması için mutlaka “Ben kapıyı açtım.” demeye gerek yoktur.
8. Türkçede büyük ünlü ve küçük ünlü uyumu vardır.
Büyük ünlü uyumu Türkçe dışındaki diğer Altay dillerinde de vardır. Küçük ünlü uyumu ise Türkçede 17. yüzyıldan itibaren belirginleşmiştir. Tüm Türk dillerinde bulunmadığı gibi Altay dillerinin de birçoğunda küçük ünlü uyumuna rastlanmaz. Bu Türkçenin özellikleri arasında sınırlılık gösteren bir mevzudur.
9. Türkçede ünsüz uyumu vardır.
Türkçenin özellikleri bağlamında p, ç, t, k ünsüzlerinden sonra gelen ekler daima sert (ötümsüz) ünsüzlerle başlar. p, ç, t, k ünsüzleri kelime sonunda kendilerinden sonra bir ünlü aldıklarında ötümlüleşir yani yumuşar. Bu durumda bu sesler b, c, d, ğ seslerine dönüşür. Ancak bu ses değişiminin olabilmesi için kelime sonundaki sert ünsüzden önce ünlü bir sesin bulunması ve kelimenin tek heceli olmaması gerekir.
10. Türkçe, yabancı dillerden kelime alabilir. Ancak yabancı dil bilgisi kurallarını kabul etmez, yabancı dillerden ek almaz.
Bu durumun birkaç istisnası vardır. Bunlar Farsçadan alınan i’li izafet yapısı (Aşk-ı Memnû gibi), Arapçadan alınan nispet i’si (aklî, nakdî gibi), Fransızcadan alınan -ion eki (atma(s)yon) gibi sınırlı sayıda örnekte karşımıza çıkar.
11. Türkçede soru genellikle soru edatı olan “mI” ile yapılır.
Yani soru edatla yapılır.
12. Türkçede edilgenlik, ettirgenlik, oldurganlık, işteşlik, dönüşlülük ekle yapılır.
Türkçede çatı semantiği genellikle eklerle yapılır.
OKUMA ÖNERİSİ
Bu yazının tüm hakları simitcay.com’a aittir.
[…] Türkçede diğer alanlarda olduğu gibi büyük bir sıfat çeşitliliği vardır. […]
[…] Bakınız: Türkçenin Özellikleri: Türkçeyi diğer dillerden ayıran özellikler nelerdir? […]
[…] vatandaşıyım der, ama doğru düzgün Türkçe konuşmayız. Türkiye tarihinden, coğrafyasından bihaber yaşayıp gideriz. Ülkemizde cereyan […]
[…] ünsüzlerin çeşitli nedenlerle sızıcı ünsüzlere dönüşmesidir (Emirdar, 2019). Türkçenin tarihinde en çok rastlanan sızıcılaşmalar d>ḍ, p>f, b>w ve q>x olarak […]
[…] hali eki veya çıkma durumu eki, Türkçede +dan, -den ile karşılanan hal ekidir. Eke ablatif de denir. Cümlede tıpkı yaklaşma ve […]
[…] İngilizceye Geçen Kelimeler Sözlüğü, Türkçe kökenli olup veya başka bir dilden Türkçeye geçmesine rağmen Türkçe vasıtasıyla […]
[…] ve sebzelerin fruktoz oranları ile ilgili bu bilgiler yeterince Türkçe kaynak bulunmaması nedeniyle bilimsel amaçla […]
[…] For in Turkish article click. […]
[…] Irak, Batı Trakya, Bulgaristan, Yunanistan, Eski Yugoslavya bölgesi ve Romanya’da konuşulan Türk dilini içerisine alır. Türkiye’de ağız araştırmaları 19. yüzyılın ortalarında […]
[…] dili, Altay dil ailesinin Mançu-Tunguz kolundandır. Yani Türkçe ile akrabadır. Bu dil, Sibirya’daki Nigidal ve Even dilleriyle akrabadır. 17. yüzyıla kadar […]