İçeriğe geçmek için "Enter"a basın

Tiyatro ve Sahne Sanatları – Tiyatronun Tarihi

Tiyatro, hayatla iç içe olan bir görsel sanat olarak aklımıza birçok soruyu getirmektedir. Peki, tiyatro nedir? Tiyatro nasıl, ne zaman ortaya çıktı? İlk insanlar tiyatroyu ne amaçla kullandı, dinî ritüellerle tiyatronun ne gibi bir bağı oluştu? “Sahne tozu yutmak” sözünden ne anladığımızdan tutun tarihî bir olayı anlatan bir tiyatro eseri gerçeği bire bir yansıtabilir mi sorusuna kadar tiyatro ile ilgili her şey. Ayrıca bir oyunun metnini okumakla o oyunu tiyatroda seyretmek arasındaki farklar bu yazıda.

Tiyatro nedir?

Tiyatro, dünyaya bir ayna tutmak, çağımız hakkında bize bilgiler vermek, gerçek olaylar karşısında bize bir çeşit illüzyon havası oluşturmak için yazılan eserlerin sahnelenme eylemidir. Nitekim tiyatrolar; bir olay üzerine inşa edilmiş vakaları ele alan, insan davranışlarını taklit eden göstermeye bağlı edebî eserlerdir. Namık Kemâl tiyatroyu “eğlencelerin en faydalısı” olarak nitelemektedir.

Tiyatro sanatının kaynağı nedir?

Tiyatro sanatının kaynağı insan ve insanın bilişsel özellikleridir. İnsandaki soyutlama kabiliyeti öncelikle ritüeller oluşturmuştur. Bu ritüeller tiyatral özellikler göstermiştir. Böylelikle insanlardaki ilk tiyatroya yakın etkinlikler ortaya çıkmıştır.

Tiyatronun kökeni nedir?

Tiyatronun kökeninde, mimetik büyü törenleri yatmaktadır ve tiyatronun doğuşu ile ilgili kuramların en kalıcı olanına göre tiyatro, mitoloji ve ritüelden gelişmiştir. Tiyatronun yaygın olarak Eski Yunan’da ortaya çıktığı düşünülse de bu konuda Mısır, Anadolu vb. birçok farklı görüş vardır.

Tiyatro ne zaman ortaya çıktı?

Tiyatro neolitik dönemle birlikte soyut düşünme yeteneği artan insan soyunun bir ürünüdür. Ortaya çıkışı da bu dönemde gelişen ritüel ihtiyaçlarına dayanır. Nitekim ritüeller, insan yaratıcılığının tesiriyle modern tiyatronun kökenini oluşturur.

Tiyatro nasıl ortaya çıkmıştır?

Tiyatro ilkel kabilelerdeki insanların onları yaşatan, üreten ve geliştiren eylemlere, duygulara ve düşüncelere karşı takındıkları tavırdan doğmuştur. Tiyatronun ilk gelişmiş örnekleri Antik Yunan medeniyetindeki şehir devletlerinde ortaya çıkmıştır.

Türk edebiyatındaki ilk tiyatro nedir?

Türk edebiyatındaki ilk tiyatro Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseridir. İlk sahnelenen tiyatro ise Namık Kemal’in Vatan yahut Silistre adlı piyesidir. Ayrıca eski Uygur Türklerinde körünç adı verilen kadim tiyatro metinleri de vardır. Bunların ilki Maitrisimit’tir. Yine eski Türklerdeki sığır töreni vb. ritüellerde öncül tiyatral faaliyetler göze çarpmaktadır.

Üç birlik kuralı nedir?

Üç birlik kuralı bir tiyatroda zaman, mekân ve olay zincirinin değişmemesidir. Edebî akımlar içerisinde yer alan klasisizm etkisindeki trajedi ve komedide kullanılır. Dram bu ilkeleri yıkmıştır.

Modern tiyatronun sahne özellikleri hakkında ne söylenebilir?

Modern tiyatrolar sahne akustiği iyi salonlarda, aksesuar ve dekorlarla zenginleştirilmiş sahnelerde, geri dönüş veya zaman atlama teknikleri de kullanılarak oynanmaktadır.

“Sahne tozu yutmak” sözünden ne anlıyorsunuz?

Sahne tozu yutmak, bir işte çokça emek sahibi olmak anlamına gelir. Sahne sanatlarında tecrübe kazanmış sanatçılar sahne tozu yutan olarak adlandırılır.

Tarihî bir olayı anlatan bir tiyatro eseri gerçeği bire bir yansıtabilir mi?

Tiyatro edebî bir metin olduğu için gerçeği hiçbir zaman bire bir yansıtmaz.

Bir oyunun metnini okumakla o oyunu tiyatroda seyretmek arasındaki farklar nelerdir?

Okumak ve seyretmek farklı zekâ boyutlarına seslenir. Okumak sözel, seyretmek görsel zekâyı çalıştırır.

Tiyatronun Tarihi

TİYATRONUN BAŞLANGICI

Tolga Alver[1]

Öz

Çalışmamızda tiyatronun kökenlerine dair ortaya konulan teoriler ele alınmıştır. Nitekim dinsel törenler ve ritüellerin tiyatronun doğuşunda etkili olduğunu savunanların bu konudaki görüşleri dile getirilmiştir. Ayrıca tiyatronun başlangıcının Antik Yunan’dan itibaren olduğu yönünde önemli tezlerin ortaya koyulduğu aktarılmıştır. Doğa ile ilişkisinde büyücünün yönetiminde törensel gösteriye giren insanoğlu, güncel olayları yansıtan oyunlarda da homo ludens yani “oynayan insan”ı var etmiştir. Ayrıca bu çalışmada homo ludensin var oluşunun izleri aranmıştır.

Abstract

In our study, the theories put forward about the origins of theater are discussed. The views of those who argue that religious ceremonies and rituals were effective in the birth of theater were expressed. In addition, it was stated that important theses were put forward that the beginning of the theater was from Ancient Greece. Humankind, who entered the ceremonial demonstration under the direction of the sorcerer in its relationship with nature, created homo ludens, that is, the “person who plays”, in plays that reflect current events. In this study, traces of the existence of homo ludens were sought.

Tiyatronun Tanımı, Etimolojisi Nedir?

Birbirinden farklı insanların, değişik algılamalarla, sonuçta aynı doğruya yöneldikleri sanatsal bir değişim yeri olarak tanımlanan tiyatro terimi köken olarak Yunanca theastai (görmekten) theatron (genel görüş) sözcüklerine dayanır (Nutku, 2001: 11; Özgün, 2018: 115). Nitekim tiyatro, Antik Yunan’da seyircilerin oturdukları yer anlamına gelir. Bugün genel olarak bütün dramatik gösterilerle ilgili çalışma alanını kapsamaktadır. Türkçeye ise tiyatro terimi İtalyanca teatro sözcüğü ile girmiştir (Özgün, 2018: 115). Gece ateşin çevresinde otururken av hayvanlarını çoğaltmak ya da ertesi gün çıkacakları avın iyi gitmesini sağlamak amacıyla bir çeşit büyü yapmayı düşünen, avlanacak hayvanları taklit eden ilk insanın bu davranışıyla birlikte tiyatro da başlamış, tiyatronun kaynağı, yaşamsal gereksinimlerini sağlayan ilkel insanların, onları yaşatan, üreten ve geliştiren eylemlere, duygulara ve düşüncelere karşı takındıkları tavırda ortaya çıkmıştır (Nutku, 2001: 15; Fuat, 2010: 11).

Tiyatronun Ortaya Çıkış Serüveni Nedir?

Tiyatro ne zaman doğmuştur? Mehmet Fuat, çalışmasında Fransa’nın güneyindeki bir mağara duvarında bulunan erkek geyik kılığına girmiş, maskeli büyücü resminin, en aşağı on bin yıl, belki de elli bin yıl önce çizilmiş olan o resmin karşısında durduğumuz zaman bile, tiyatronun başlangıcından çok uzaklarda olduğumuzu bilmeliyiz,  der (Fuat, 2010: 9). Tiyatro, oyun sanatı, dinden de eskidir. Doğa ile ilişkisinde büyücünün yönetiminde törensel gösteriye giren insanoğlu, güncel olayları yansıtan oyunlarda da homo ludens, yani “oynayan insan”ı var etmiştir (Nutku, 2001: 16; Fuat, 2010: 9). Fuat çalışmasında tiyatronun dinden bile eski olduğunu şu şekilde açıklar. “Hayvanın derisini sırtına alıp hem av, hem avcı oluyor, başlıyor oynayarak anlatmaya. Bu tiyatronun başlangıcı ama daha büyü, bilinmeyen güçlere inanmak, din yok ortada.” (Fuat, 2010: 14).

Tiyatronun kökeninde, günümüzde “ilkel” toplumlarda hâlâ uygulanan mimetik büyü törenleri yatmaktadır ve tiyatronun doğuşu ile ilgili kuramların en kalıcı olanına göre tiyatro, mitoloji ve ritüelden gelişmiştir (Pignarre, 1991: 9; Brockett, 2000: 15).

Ritüel Kavramı

Tiyatronun doğuşunda ön plana çıkan ritüel kavramı, TDK sözlükte Fransızca kökenli olarak belirtilmiş, “ayin” ve “âdet hâline gelmiş” anlamlarında açıklanmıştır. İngilizcede “ritual”, Fransızcada “rituel” olarak kullanılan kelimeyi Türkçede “tören/ayin” olarak kullanmak yaygındır (Dudu ve Bayat, 2017: 1881). İlkel topluluklarda kış sonu törenleri, günlerin uzaması, üremenin artması gibi törenlerde yapılan simgesel canlandırmalar gibi ritüellerin canlandırılması bu düşünceyi öne sürenler tarafından örnekler olarak öne sürülmüştür. Yağmur yağması, güneş doğması, hayvanların üremesi, baharın gelmesi vb. için büyü törenleri yapılmış, toplumları yönlendiren büyücülerin değiştirilmesi inancına dayalı ölüm ve yeniden güçlendirme motifi ön plâna çıkmış, her yıl eski kral öldürülerek yerine yeni bir kral getirilmiştir. Bu törenlerde tanrının ölüp dirilmesi canlandırılmıştır. İlkel topluluklarda kullanılan ve her kabileyi temsil eden farklı maskeler de tiyatro unsurunun gözlemlendiği bir başka unsurdur.

Tiyatroyu kim icat etti?

Gelenek – hatırı sayılır arkeolojik kanıtlarla desteklenen – her zaman eski Yunanlılara bu onuru vermiştir ancak bilim adamları bu buluşlarının benzersiz olup olmadığını uzun süredir tartışmaktadırlar (Quarterly, 2004: 106).

Dinsel inanışlar da tiyatronun görüldüğü unsurlardır. Antik Yunan tragedya ve komedyasının kaynağını araştıranlar, dramın tanrı Dianisos için yapılan ritüellerden doğduğunu ileri sürmüşler aynı doğrultuda Batılılar, tiyatronun kaynağını, bolluk ve bereketi kutlamak için yapılan Diyonisos şenliklerine bağlamışlardır (Şener, 1975: 24; Töre, 2009: 2182).

Antik Yunan’da tiyatro ile alakalı doğayla, bağ bahçeyle, üzümle ve şarapla yakından ilgili olan tanrı Dionisos için yapılan taklitli şarkı ve danslardan doğmuş olduğu savı benimsenmiş durumdadır (Şener, 2003: 10). Aristo tiyatroyu tragedya ve komedya olarak ikiye ayırır ve onların doğuşu için şunları söyler: “Tragedya, komedya gibi uzun uzun düşünmeden yapılan şiir denemelerinden doğmuş ve gerçekten de tragedya, dithyrambos koro’sundan, komedya ise, phallos şarkılarından doğmuştur. Bu phallos şarkıları, bugün bile birçok kentte okunur.” (Aristoteles, 1993: 18-19). Semercioğlu (2020: 23) çalışmasında bu törenlerde diyalog yapılarının nasıl oluştuğunu bizlere şu şekilde açıklar:

İlkel ritüel yapı, Antik Yunan’da şarap ve bereket tanrısı Dionysos için yapılan şenliklerde, dans edilip söylenen dithyrambos şarkıları ile varlığını sürdürmekte iken, koronun söylediği bu şarkılara, yanıt veren bir kişi de eklenerek ilk diyalog yapısı oluşturulmuş, zamanla ikinci, üçüncü oyuncu ve dekor da eklenerek teatral biçime ulaşılmıştır.

Semercioğlu

Tiyatronun Mısır’da Ortaya Çıktığı Tezi

Bir diğer dinsel inanış ise Mısır’dadır. Mısır’da mevsimlerin akışına göre ölen ve dirilen tanrı Osiris’e adanmış dinsel oyunlar oynanmaktadır (Pignarre, 1991: 13). Heredotus’un anlatımına göre Güney Mısır’da, Bais’de Osiris’in çileli serüveni canlandırılırmış. Şener (1975: 27) makalesinde Osiris öyküsünü şu şekilde aktarır:

Toprak Tanrısı Seb ile gök tanrısı Nut’un oğulları olan Osiris, Mısırlıları yabanıllıktan kurtarmış, onlara ekin ekmesini, bağcılığı, meyve yetiştirmesini öğretmiştir. Bilgisini yaymak için çıktığı yolculukta kardeşi Seb tarafından tuzağa düşürülerek öldürülür. Seb Osiris’in ölüsünü bir tabuta koyarak papirüs bataklıklarına saklar. Suların sürüklediği tabut Suriye kıyılarına gelir. Orada fışkıran bir ağacın gövdesine girer.

Kral, bu ağaçtan sarayına bir direk yaptırır. Osiris’in kardeşi ve karısı olan İsis kardeş-kocasının ölümüne yas tutar. Ölüsünü aramaya çıkar. Uzun serüvenlerden sonra tabutun saklı olduğu direği bulur. Kraldan izin alarak tabutu oradan çıkarır, direği krala geri verir. İsis, Osiris’in tabutu üzerinde gözyaşı döker. Daha sonra İsis oğlu Horos’u almaya gidince Typton Osiris’in cesedini bulur ve onu on dört parçaya ayırarak her parçayı başka bir bölgeye atar. İsis, Ra’nın gönderdiği çakal kafalı tanrı Anubis’in yardımı ile Osiris’in cesedinin parçalarını toplar, bir araya getirir. İsis kanatları ile mumyayı kurutur. Yeniden canlanan Osiris ölümsüzlüğe kavuşmuş olur. Öteki dünyada ölülerin kralı ve hakemi olur. Ölüler ona günahlarını itiraf ederler. Osiris’in ölümsüzlüğü ile insanların ölümsüzlüğüne de ima edilmiş olur.

Şener

Kadim Tiyatrolar Nedir?

Mehmet Fuat (2010: 17) kitabında en eski tiyatro veya tiyatral oyunlardan bazılarına şu şekilde yer verir:

Kuzey Missouri’deki Mandan Kızılderililerinin etsiz kaldıkları zaman başvurdukları dansa “Buffalo Gel” dansı deniyor. Tanrılar bu isteğe karşılık vermekte gerekir, yaban öküzlerini göndermezlerse, dans sona ermiyor, günlerce sürüyor. Aralarla, dans edenler değişe değişe. Gözcüler bir Buffalo sürüsünün göründüğü haberini getirince, dans da bitiyor. Şöyle devam ediyorlar. On iki kişi Buffalo kılığına giriyor, boynuzlu Buffalo kafaları giyiyor, kuyruklar takıyorlar, sonra bir çember çizerek başlıyorlar dönmeye. İlk yorulup düşen vurulmuş sayılıyor, taklit hareketlerle derisi yüzülüyor. Sonra onun yerine bir başkası giriyor, yeniden başlıyorlar. Toprağa verilen önem arttıkça yağmur yağdırma danslarının önemi de artıyor. Güney Batı Kızılderilileri arasında büyücünün en önemli işi yağmurculuktur. Günümüzde yalnızca ilkel topluluklarda değil, ilkel olmayan topluluklarda da yağmur yağdırma törenleri yapıldığını biliyoruz.

Mehmet Fuat

Öykü Anlatıcılığı Kuramı Nedir?

Tiyatronun kökenlerine dair bir diğer kuram da öykü (hikâye) anlatıcılığıdır. Bu kuramı savunanlar öykü anlatmanın ve dinlemenin temel insani nitelikler olduğunu ileri sürmüşler, sonuç olarak önce kişileştirme, aksiyon ve diyalogda bir anlatıcının kullanımıyla daha sonra da her rolü farklı bir kişinin üstlenmesiyle bir olayın hatırlanışının özenle işlendiği bir gelişim örüntüsü önermişlerdir (Brockett, 2000: 19). Bir başka kuram da tiyatronun hayvan seslerinden hareketle evrimleştiği yönünde bir kuramdır.

Tiyatro Antik Yunan’da mı ortaya çıkmıştır?

Tiyatronun Antik Yunan’da doğduğunu iddia edenler vardır. Onlar için tüm dünyaya nasıl yayıldığı sorunsalı için çeşitli teoriler ortaya sunulmuştur. Bu teorilerden ilki 1852’de Albrecht Weber tarafından önerilmiştir. 30 yıl sonra Ernst Windisch tarafından onaylanmıştır. Büyük İskender’in MÖ 328’de Baktriya’yı fethi sırasında (bugünkü Afganistan’da) işgalci birlikler, Menander’in Epitrepontes (The Arbitration) gibi Yunan Yeni Komedya örneklerini getirdiklerine inanıyorlardı. Alman bilim adamlarının görüşüne göre, bu Helenistik oyunlar, Bhasa tarafından MS ikinci yüzyılda yazılan Darìdracarudatta’yı (Carudattain Poverty) içeren, özellikle toplu olarak prakarana olarak bilinen erken Hint Sanskrit oyunlarına ilham kaynağı olmuştur (Quarterly, 2004: 106).

Çorbacı çalışmasında bu konu ile ilgili teorisini bilimsel çalışmalarda tiyatronun en eski örneklerini Antik Yunan’da görüldüğü şeklinde ortaya koyar. O şu cümleleri aktarır: “Tiyatro için asla net bir başlangıç tarihi vermemiz olası değildir. Ancak etimolojik kökeni dikkate alınarak tiyatronun “θέατρον” (İzleyici yeri) sözcüğünden günümüze dek geldiğini belirtirsek bu sanatı da Hellenlere atfetmek yanlış olmaz.” (Çorbacı, 2007: 4). Walker, Yunan tiyatro fikrinin -içerik değilse de biçim- Hindistan’a süzüldüğünü ve sonunda tam olarak biçimlendirilmiş oyunların MS 960 civarında ortaya çıktığı Çin’e ve 11. yüzyılda Japonya’ya yayılmasının makul, hatta olası olduğunu düşünmektedir (Quarterly, 2004: 106).

Her toplumda tiyatronun doğuşu konusunda muhtelif teoriler ortaya atılmıştır.

Çorbacı (2007: 4) çalışmasında Mısır, Çin, Japon ve Hint kültürlerinde tiyatronun nasıl doğduğunu araştırmıştır. O bizlere şu bilgileri vermiştir:

Çin’de tiyatro dini bayram ve festivallerde yapılan merasimlerden hiciv için oynanan pandomimlerden doğmuştur. Yapılan araştırmalar M. Ö. 2200 tarihlerindeki üç sülalenin (Yin, Hia, Çeu sülaleleri) yönetiminde bu oyunların sergilendiğini ortaya koymuştur. Japon tiyatrosunun başlangıcını da dini danslarda buluyoruz. Japon mitolojisinde güneş tanrısı Ameterasu’nun dünyayı aydınlatması için yapılan danslar ve sıçramalar “Kagura” adı verilen Japon dansını doğurdu.

Hint tiyatrosunun temeli Brahma dinidir. Brahmanların dört kitaptan ibaret olan mukaddes Veda’larına sonradan, bizzat Brahma’nın ilave ettiği beşinci kitap, tiyatroya ayrılmış adına da Natya Çastra (ya da Natya Sastra) denmiştir. İlk hint tiyatrosu aktörleri, vedaları ezbere okuyan ve kitapta adı geçen muhtelif tanrıları temsil eden rahiplerdi. Eski Mısır kültüründe ölülerin ardından bir dizi ritüel yapıldığını bugün ele geçen pek çok sayıdaki duvar resmi gibi arkeolojik materyallerden biliyoruz. Dramatik bir manzara gösteren bu ayinlerdeki, büyük korkudan doğan tapınma hislerini de düşünürsek bu ayinlerdeki tiyatro karakterini daha iyi anlayabiliriz. Bundan başka Nil vadisinin kralı olan Osiris için rahipleri tarafından yapılan törenler de vardı. Yirmi dört sahneden oluşan bu törenler tam olarak her biri birer saate yaklaşan zaman dilimlerinde oynanıyordu. Ayrıca bütün bunlara müzik enstrümanları da eşlik ediyordu.

Çorbacı

Tiyatro ile İlgili Sözler

Aşağıdaki sözlerde tiyatronun hayatın gerçek bir provası olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca çevremizdeki insanlarla iletişiminizde yanlış anlaşılmayı engellemek için tiyatronun yansıtıcı ve empatik düşünceyi destekleyici yönüne dikkat çekilmiştir.

Trajediler ve komediler aynı insanın kaleminden çıkmalıdır çünkü bir şeyin ‘trajik’ ya da ‘komik’ olması, tamamen hayata nereden bakıldığına bağlıdır.

Sokrates

Tüm dünya oyun sahnesidir. Bütün kadınlar ve erkekler de sadece oyuncular. Herkesin kendine ait giriş ve çıkış zamanları var. Bir insan kendi oyun süresi içinde birçok bölümlerde rol alır.

Shakespeare

Sonuç / Results

Çalışmamızda tiyatro sanatının kaynakları ele alınmıştır. Dinsel törenler ve ritüellerin tiyatronun doğuşunda etkili olduğunu savunanlar vardır. Bunun yanında tiyatronun başlangıcının Antik Yunan’dan itibaren olduğu yönünde önemli tezlerin ortaya koyulduğu aktarılmıştır. Bu hususla ilgili net bir görüşün olmadığı dile getirilmiştir.   

Peki tiyatro şimdi ne durumdadır? Toplum içindeki bazı katı eleştirilerin de söylediği gibi ölmüş müdür? Yoksa bu büyülü sanat ölümsüz müdür? İnsanlığın var oluşundan beri varlığını sürdüren tiyatronun ölümsüzlüğünü Nutku şu sözleriyle cevaplandırmıştır: “Tiyatro, asla ölmediği için değil, sürekli yeniden doğduğu için ölümsüzdür.” (Nutku, 2001: 25).

Kaynakça / References

Aristoteles. (1993). Poetika. İstanbul: Remzi Kitabevi.

Brockett, O. G. (2000) Tiyatro Tarihi. Ankara: Dost Kitabevi.

Çorbacı, C. (2007). Antikçağ Tiyatrosu ve Günümüze Yansımaları. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi.) Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü.

Dudu, S. ve Bayat B. (2017). Tiyatronun Sosyal Sorumluluğuna Tarihsel Bir Yolculuk ve Brecht. Uşak Uluslararası Sosyal Araştırmalar Kongresi, 1879-1902.

Fuat, M. (2010). Tiyatro Tarihi. İstanbul: Mitos-Boyut Yayınları.

Nutku, Ö. (2001). Dram Sanatı. İstanbul: Kabalca Yayınevi.

Özgün, E. (2018). Tiyatro Sanatı. Güneş, Z. ve Tunç, G. (Ed.), Yeni Türk Edebiyatına Giriş-1 içinde (114-140). Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayını No: 3512.

Pignarre, R. (1991). Tiyatro Tarihi. İstanbul: İletişim Yayınları.

Quarterly, W. (2004). The Birth of Theater. The Wilson Quarterly, 28(3), 106.

Semercioğlu, B. (2020). Tarihsel Gelişim Sürecinde Tiyatronun İşlevi ve Yöntemi. Kocaeli Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi, 8, 21-33.

Şener, S. (1975). Tiyatronun Kaynağına İlişkin Kuramlar. Tiyatro Araştırmaları Dergisi Dramatik Köylü Oyunları Özel Sayısı, 6, 23-48.

Şener, S. (2003). Dram Sanatı. İstanbul: Mitos-Boyut Yayınları.

Töre, E. (2009). Türk Tiyatrosunun Kaynakları. International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic, 4 (1), 2181-2348.


[1] Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Türk Dili ve Edebiyatı Doktora, 2020, tolgaalver86@gmail.com

Özet
Tiyatro nedir? Tiyatro nasıl, ne zaman ortaya çıkmıştır?
Başlık
Tiyatro nedir? Tiyatro nasıl, ne zaman ortaya çıkmıştır?
Açıklama
Tiyatro, üç birlik kuralı nedir, nasıl, ne zaman ortaya çıkmıştır? Türk edebiyatındaki ilk, sahnelenen tiyatro nedir? En faydalısıdır.
Yayımcı
Tolga Alver
Yayımlayan
Simit Çay Edebiyat Etkinlikleri
Logo

11 Yorum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir