Yazı etiketleri “1960 sonrası Türk hikayeciliği”
1960 sonrası Türk hikayeciliği
1960 sonrası Türk hikayeciliği iki ana koldan ilerlemiştir. Bu dönemde Ömer Seyfettin ve Memduh Şevket Esendal gibi salt gerçekçi bakış açısıyla öyküler kaleme alan sanatçıların etkisi iyice azalmıştır.
1960 sonrası hikâye türünün temsilcileri
1960 sonrasında temelde toplumcu gerçekçi ve modernist hikayeler ön plandadır. Ayrıca millî duyarlılıkları yansıtan eserler de yazılmaya devam etmiştir. Modernist hikaye denilince akla bu dönemde öncelikle Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Nezihe Meriç, Bilge Karasu, Ferit Edgü ve Adalet Ağaoğlu gibi isimler gelmektedir. Bu sanatçılar hayat karşısında yaşanan çıkışsızlığı ironik bir üslupla başarıyla anlatmıştır.
Yusuf Atılgan öykülerini bir kitapta toplarken Oğuz Atay ise korkuyu Beklerken adlı öykü kitabı ile tanınmıştır. Bilge Karasu, Odalardan Biri adlı öyküsünde yalnızlığa sığınan bireyleri işlemiştir. Bu eserlerde üst kurmaca ve metinler arasılık gibi yeni teknikler denenmiştir. Ayrıca özellikle Oğuz Atay ile birlikte Türk edebiyatındaki modernist çizgi postmodernizme doğru kaymıştır. Oğuz Atay’ın kaleme almış olduğu Tutamayanlar adlı roman bu konuda bir ilktir.
Bu dönemde Sevinç Çokum gibi yazarlar öykülerinde milli ve manevi değerleri mistik dille ifade etmiştir.
1960 sonrası toplumcu-gerçekçilik
1950 öncesinde köy yaşamı ve köy romanlarına eğilen Reşat Enis Aygen, Kemal Tahir, Orhan Kemal, Fakir Baykurt, Kemal Bilbaşar ve Samim Kocagöz gibi toplumcu gerçekçiler, 1960’dan sonra köyden şehre göçten etkilenmiştir. Böylelikle bu sanatçıların ikinci dönem eserleri daha çok şehirde tutunmaya çalışan ve yoksulluk içerisinde yaşayan insanları konu almıştır.
1960 sonrası toplumcu-gerçekçi hikâyelerde ayrıca sanayileşmenin meydana getirdiği sorunlar, işçi-fabrikatör sorunları ve kapitalizm gibi mevzular da işlenmiştir. Bunda Türk toplumundaki ekonomik değişim için 1950’lilerin bir milat olması etkilidir. Çünkü Türkiye’nin Batı toplumuna entegre olma çabaları bu zamana denk gelir.