Yazı etiketleri “Minger Adası”
Minger Adası Nerede?
Minger Adası, Orhan Pamuk tarafından Veba Geceleri romanında alt anlamlar içeren ve Doğu Akdeniz’de bulunduğu söylenen bir adadır. Merkezi Arkaz kentidir.
Romandaki kurguya göre Minger Adası’nı 29. Osmanlı vilayeti yapan Abdülmecid‘dir. Bununla birlikte gerçekte Minger Adası diye bir ada yoktur. Bu ada bir hayal ürünüdür.
Erke Kesova, “Salgına Üstkurmaca Bakış” adlı makalesinde Veba Geceleri romanını şu şekilde özetlemektedir:
Günümüz Türkiye’sinde üstkurmaca tekniğini kullanan yazarların başında gelen Orhan Pamuk’un 2021’de yayımlanan son romanı Veba Geceleri, 1901 yılında kurmaca Minger Adası’nda patlak veren bir veba salgınına koşut olarak imparatorlukların çöküp ulus devletlerin kurulduğu bir süreci anlatır.
Erke Kesova
Minger Adası’nın başkenti Arkaz’dır. Adada kozmopolit bir yapı vardır. Nitekim halkın bir kısmı Müslüman diğer kısmı Rum’dur. Veba Geceleri, kitabı hakkındaki yazımızı okumak için tıklayınız. Kısacası bu ada, Orhan Pamuk’un kurmaca dünyasına kazandırdığı yeni bir motiftir.
Minger Adası Pamuk için Siyasi Bir Sembol mü?
Romanda bu ada siyasi ve etnik çözülmelerin postmodern bir aynasıdır. Nitekim Osmanlı’nın son döneminde yaşanan problemlerden son dönemlerde Türkiye ile Yunanistan arasında yaşanan Doğu Akdeniz gerilimine kadar adanın özellikleri sembolik bir karakter taşımaktadır.
Osmanlı’yı etkileyen 1901 veba salgının postmodern bir mukayesesi olan Veba Geceleri adlı eserle ilgili incelememizi aşağıda okuyabilirsiniz.
Kolağası Kâmil ile İlgili İddialar
Minger Adası’ndaki salgını yönetmek için gayret gösteren bir roman kahramanı olan Kolağası Kâmil, aslında 1901 İstanbul Veba Salgını’nda ilk hastayı tespit eden nöbetçi doktor Kolağası Mehmed Salih Efendi ile postmodern benzerlikler taşımaktadır.
Ayrıca kamuoyunda Kolağası Kâmil’in Atatürk’ü eleştirmek maksatlı bir karakter olduğu iddiası ortaya atılmıştır. Ancak bu iddia Orhan Pamuk ve kitabın yayıncısı tarafından kesin bir dille yalanlanmıştır.
Adanın Sosyolojik Durumu
Adada Osmanlı sosyolojisinin karmaşık boyutları anlatılıyor. Burada hem Rum hem de Türk unsurların bulunması önemli bir toplumsal duruma işaret ediyor.
Yazarın ada ile ilgili toplumsal çıkarımları, romandaki örtük ileti dünyasının zengin örnekleri. Ayrıca yazar yer yer bu dünyayı önseme tekniğinden de yararlanarak ortaya çıkarıyor. Kısacası romanda derin bir sosyolojik tahlil yapılmak isteniyor. Yazar bunu yaparken metinler arasılık ve pastiş teknikleri etkin olarak kullanıyor.
Orhan Pamuk, tarihsel malzeme açısından özellikle 1901 İstanbul Veba Salgını hakkındaki belgeleri tarihî arka plan için etkin olarak kullanmış.
Minger Adası: Bir Doğu-Batı Motifi
Orhan Pamuk, Veba Geceleri romanı ile ilgili verdiği ilk demeçlerden birinde romanın bir Doğu-Batı anlatısı olacağını söylemiştir. Bu çıkış, genel anlamda eskidiği düşünülen bu konuya sanatçının nasıl yaklaşacağını da gündeme taşımıştır. Nitekim Veba Geceleri, geleneksel Doğu-Batı çatışması temalı eserlerden çok daha farklı bir kurguya sahiptir.
Romandaki mündemiç çatışmanın kuşatıcısı Minger Adası’dır. Bu ada kurgunun mekânlaştırılmasını sağlamaktadır. Bu da postmodern kurgunun üst kurmaca boyutuna hizmet etmektedir.
Orhan Pamuk Kimdir?
Orhan Pamuk, postmodern tarzı ile ön plana çıkan dünyaca ünlü bir Türk romancıdır. Özellikle metinler arası bağlantı kurma ve karakter belirsizleştirme hususlarında postmodernizmin önemli kalemlerinden biri olmuştur. Özellikle Beyaz Kale romanındaki başkahramanların romanın sonunda iç içe geçmesi, teknik açıdan yazarın ilan ettiği büyük bir zaferdir.
Eleştiriler: Pamuk, Türk edebiyatının Nobel Ödülü alan tek yazarıdır. Ancak bazı siyasi söylemleri sebebiyle Türkiye’de geniş çevrelerde sahiplenilen bir isim değildir. Birtakım edebiyatçılar ise ona şarkiyatçı eleştirileri getirilmiştir. Hatta İlber Ortaylı, Pamuk’un Türkçeyi kullanma konusunda büyük sorunlarının olduğunu iddia etmiştir. (Bk. İlber Ortaylı: Orhan Pamuk, Türkçe bilmiyor)
Salgının Minger Adası Üzerindeki Etkileri
Minger Adası, bir ada olması bakımından dış ortamlarla izoledir. Ancak salgının bu adaya gelişi, adanın yalnız başına kalmış bir kaderi yaşamasına sebep olmuştur. Tüm ada bürokrasisinin bu salgın konusunda takındığı tutum tek gelime ile “garip”tir.
Bürokratik gariplikler, romanda sıkça idealizm ile çarpıştırılır. Salgın bir yönüyle yerleşik düzeni değiştiren bir enstrüman hâlini alır. Bu açıdan postmodern kurgunun eşsiz bir parçasıdır.
Orhan Pamuk’un Romanları
Orhan Pamuk, Türk edebiyatının üretken yazarlarındandır. İlk romanı olan Cevdet Bey ve Oğulları ile Türkiye’de postmodernizmin öncülerinden olmuştur. Orhan Pamuk’un romanları şu şekilde sıralanabilir:
- Cevdet Bey ve Oğulları,
- Sessiz Ev,
- Beyaz Kale,
- Kara Kitap,
- Yeni Hayat,
- Benim Adım Kırmızı,
- Kar,
- Kafamda Bir Tuhaflık,
- Kırmızı Saçlı Kadın,
- Veba Geceleri.
Ayrıca yazarın Nobel Ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmayı içeren Babamın Bavulu adlı eseri de önemli bir yapıttır.
Veba Geceleri Film Olacak mı?
Orhan Pamuk, verdiği bir demeçte romanının çok güzel roman olabileceğini söylemiştir. Bu konuda tekliflere açık olduğunu fakat senaryo konusunda seçici olacağını aktarmıştır.
Bugüne kadar Pamuk’un romanları Türkiye’de dizi veya sinemaya uyarlanmadı. Bu konuda ön plana çıkan eserler Aşk-ı Memnu, Hanımın Çiftliği gibi genellikle 80 öncesi romanlar oldu.